5°mourning

209 30 22
                                    

[Lana Del Rey-Dark Paradise (slowed)]

~günümüz
~Jaemin

Hava güneşliydi. Benim aksime gökyüzü ağlamıyordu. Dışarı çıkmaya karar verdim. Jeno bu havalarda zorla da olsa beni dışarı çıkartır, beraber bisiklet sürmeye giderdik.

Evet, belki şimdi bisiklet süremezdim ancak hava alabilirdim.

Ciğerlerime gitmese de hava almak iyi gelebilirdi.

Üstümdeki pijamaları çıkartıp onların yerine düz siyah bir tişört, altıma siyah yırtık pantolon giyindim. Hava güneşli olsa da üstüme kot ceket almadan dışarı çıkmazdım.

Mavi saçlarıma şekil vermekle uğraşamadım çünkü duvarlar üstüme üstüme gelmeye başladı.

Bir zamanlar bu evde Jeno ile beraber kahkahalar atardık, şimdiyse kendimi ait olduğumu hissettiğim yer bana dar geliyordu.

Ayağıma spor ayakkabılarımı da giyinip kendimi dışarı attım.

Evimizin yakınlarında park vardı. Oraya doğru yürümeye başladım. Sanırım olduğumdan daha da dalgındım ki birkaç kez korna ve küfür sesleri duymuştum.

Parka geldiğimde neşeyle oyun oynayan çocuklar vardı. Banklarda oturan ebeveyn sayısı oldukça azdı.

Ben de boş bulduğum bir banka oturdum. Bacaklarımı kendime doğru çektim. Kollarımla bacaklarımı sardım. Şuan oyundan atılmış bir çocuktan farkım yoktu. Hoş, çocuk gibiydim sürekli ağlıyordum. Tek farkım onlar oyunu kaybederken ben kendimi kaybettim.

Jeno ile buraya her gelişimizde çocuklarla beraber oyun oynardık. Kendimizi kum havuzunda bulurduk. Hangimiz daha iyi kule yapacak yarışına girerdik. Şimdiyse bankta oturmuş dolu gözlerimle çocukları izliyordum.

Ne zaman yanıma geldiğini bilmediğim bir çocuk bana seslenmişti.

"Hyung? Neden ağlıyorsun?"

Çocuk böyle demeseydi ağladığımın farkında değildim.

"Çünkü üzgünüm. Sen niye oyununu bırakıp yanıma geldin?" sesimin tatlı çıkmasına özen gösteriyordum ancak ne kadar başarılı oldum bilmiyorum.

"Çünkü annem ben ne zaman üzülsem beni mutlu etmeye çalışır. Ama ilk önce nedenini sorar. Neyin var hyungcuğum?"

Dediği şeye ister istemez tebessüm ettim.

Benim güldüğümü görünce biraz daha cesaretlenmiş olmalı ki minicik elleriyle gözyaşlarımı sildi.

"Ben Jaemin, senin adın ne ufaklık?"

"Ben Jisung. Park Jisung." gururla söylüyordu ismini. Sanırım uzun zamandan sonra ilk kez gülümsüyordum ancak gülüşlerim uzun sürmüyor hemen soluyordu.

"Jaemin hyung, beni burada bekler misin?" evet demek yerine kafa sallayarak onu onayladım.

Ardından 5-6 yaşlarındaki Jisung banktan uzaklaşıp çimenlik alana gitti. Ben de onu izlemek yerine yanımda cüzdanım var mı diye bakmıştım.

Lackadaisical † NominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin