6

1.2K 122 40
                                    

Bankımızın arkasında yanan formalarımızı izliyorduk. Kerem Eda'ya sarılmış, Işık bana sokulmuş, benim ellerim önümde bağlanmış... Osman ise banka yaslanmış, harlanan alevden gözünü çekmiyordu. Hepimizin zihninde birçok ses konuşuyor, kulağımıza bir tek ateşin çıtırtısı ulaşıyordu. Formalar birbirine karışıp eridikçe ekip dağıldı, artık kimsenin birbirine ihtiyacı yoktu. Eda Fransa'ya gidecek, Kerem babasına sığınacak, Işık özel okul kovalayacaktı; kimsenin, geleceği için birbirine tutunmasına gerek kalmamıştı.

İki kişi hariç.

Işık da usulca yanımdan ayrılıp gecenin karasına karıştığında sırtımı banka yaslayıp kafam Osman'ın omuzuna gömülmüşken önümdeki kırmızı-turuncu renk karmaşasına gözlerimi kilitledim.

"Ne olacak şimdi?" Dedim bitkin bir sesle.

"Herkes kendi önüne bakacak." Osman, Sinan'a hislerinden kaçtığı için kırgındı.

"Olmaz."

"Olmuyorsa bu yaşına bizsiz nasıl geldin?"

"O zaman seni tanımamıştım çünkü, yerim de yönüm de yoktu, sonra sen bana bir çarkın dişlisi olmayı öğrettin. Şimdi sensiz önümü göremem."

Sinirliydi, hırslıydı, inatçıydı. Zaafları yoktu, hepsini derine gömmüştü. Ancak Sinan'ın kendisine ettiği laflar içindeki zinciri kırmaya yeter güçteydi, tek bir kelimesi de; hatta bazen bir bakışı da.

Hayatı boyunca tek bir zaafı, nefes aldığını hissettirecek tek bir nedeni olmuştu.

Sinan, Osman'a duyguları alınmış robot olmadığını göstermişti. Osman ise Sinan'ın koskoca hayatını silip atmış, ona yenisini kurmanın umudunu bağlamıştı.

Birbirine iyi gelen iki insan, artık birbirinden uzak kalmamalıydı.

Osman, yanındaki çocuğun saçlarını öperken bir elini onun omzuna doladı, artık kaçmaları gereken bir şey yoktu.

FINDIK | Osman+SinanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin