Tanıtım

392 25 8
                                    


"bizi birbirimize bağlayan hiçbir bağ yoktu. bizi bir araya getiren, karşılaştıran, omzumuzda taşıdığımız köhne acılardan başkası değildi. zamanın bizim tenimize değmeden aktığı bir dönemde birbirine hiç rastlamayan kaldırımlarda yürüyor ve telaşsız adımlarla aslında nereye vardığımızı bile bilmiyorduk. yolumun bir yere çıktığını, ayaklarımın zemine değdiğini ve eksilmeden evime geldiğimi senden sonra fark ettim.

omzumuzdakileri yere indirip koca bir hevesin tablosunu astık alnımıza. ne ayrılık çizilmiş buraya, ne keder çizilmiş. bizim sokaklarımız hep huzura çıkmış sonunda. senin sandığının aksine ben mutlu sonlara inanıyorum, demiştim hiç unutma. yaşadığımız ve taşıdığımız onca acının bize vermesi gereken bir armağan olması gerekiyordu çünkü. çünkü bu sokak hep o caddeye çıkıyordu, o gülüş sonunda hep bizi ağlatıyordu. eksik kalan hatıralar yüzünden hep başa sarıyordu kederler.
ama bu hikayenin sonunda yüreğimize bir güneş doğacak ve eğer inanırsan, benim güneşim karanlıkta da doğuyor."
- Ahu Günday.

23 yaşında, hayatının dönüm noktasına bir hastanenin koridorunda rastlamıştı. Bu rastlantı onu yaşatır mı, ömründen eksiltir mi bilemeden o insanı bir çatıda görmüş ve kendini birden onun yanında bulmuştu.

Onu acılar mı karşılayacaktı bu hikayede?

Yoksa umutlar mı?

***

Herkese merhaba. dört yıldır benimle yaşayan iki karakteri sizlerle sonunda tanıştırıyorum. Bunca zaman tekrardan cesaret edip kalemi elime alamamıştım ama artık zamanının geldiğini düşünüyorum. Ahu ve Oğuz her şeyden önce vardı ve beni bu yola çıkaran tek sebepti. İnandığım, güvendiğim ve yüreğimi kıpır kıpır eden bu kitabımı da artık size emanet ediyorum. İlk göz ağrım olan Bir Kanat Çırpınış'ı beraber okuyup, uzun bir yolculuğa çıkacağız. Yanımda olup bana destek veren herkese şimdiden teşekkür ediyorum. 

BİR KANAT ÇIRPINIŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin