Redd-Kanıyorduk.
🕊️12. BÖLÜM: KISA BİR VEDA
Bu özgürlüğün ve sonsuzluğun ardında kalıp, kazandıklarımı ve kaybettiklerimi düşündüm. Oğuz haklı olmalıydı, bugün olduğum kişinin her bir adımında babamın izi vardı. Onda görmeseydim cesur biri olmayı; fedakâr, azimli ve hep sevgiye tutunmanın insanı kazanan yapmasını onda görmeseydim belki hâlâ yabancı kalacaktı bu kavramlar bana. Annem de güçlüydü ama o gücü eğer babamla karşılaşmasaydı belki bir yerde tükenirdi. Bizi terk eden adam hep bir şekilde onu sindirdiği için cesur biri olmak ne demek o da bilmiyordu. Öyle bir canavarın karşısında nasıl kalmalı bilmiyordu, üstelik yalnız da değildi, bir de yanında en az kendisi kadar çaresiz birisi vardı, ben vardım.
Şimdi Oğuz'un yanında kalıp, ona sonu görünmeyen bir yolda eşlik ederek kendime bir şeyler ispatlamaya çalışıyordum belki de. Ya da babamın savunduğu "iyileşmeyen kalp yoktur evladım, pas tutmuş kalp vardır," görüşüne sahip çıkıyordum ben de. Oğuz'un pas tutan bir kalbi yoktu aksine herkesin tanımak isteyeceği kadar naif bir kalbi vardı. Sırf bu yüzden de iyileşmeliydi, o kendini böyle görmüyor bile olsa ben öyle görüyordum ve hırsımla çabam bu yüzdendi. Kendini yenilgiye hazırlaması ve ölümü bekliyor olmasını asla kabullenemiyordum. Her yolu denemiş miydi? Tüm sonları görmüş müydük? Verilen tüm çabalar nasıl bir şeye yaramıştı? Daha bunlar için konuşmak çok erkendi ve bu yüzden kabullenecek bir durum yoktu. Oğuz hak ediyordu, göz göre göre yok oluşunu izlemek istemiyordum. Bunu kendisine yapmasına da izin vermeyecektim.
Yolu güzelliklerden geçen her insanın hak ettiği bir mutlu son yok muydu? Biz hakkımızdan fazlasını da istemiyorduk üstelik. Şimdiye kadar yaşanan acıların bize verecek bir borcu sayılmaz mıydı bu? Dikenli yollardan geçmiş, bileklerimize kadar kanamıştık, şimdi ayağa kalkıp o taşı bir kenara koyma vakti gelmemiş miydi? Dizlerimizdeki tozları üfleyip, etimize saplanan çakıl taşlarını çırpma vaktimiz gelmemiş miydi? Zaten bir ton yarayla devam edecek oluyoruz yolumuza, daha da engele rastlamamız gerekiyor mu, bu engebeli ve nereye gittiğini bilmediğimiz yolda, biraz da olsa mutluluk düşmüyor muydu payımıza?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR KANAT ÇIRPINIŞ
Roman pour Adolescents"ama sen hayatıma girince karanlık duvarlarda rengarenk oldu tablolarım." diyordu Oğuz. o karanlık duvarların şahit olduğu acısını, teninde silinmeyen izleriyle anıyordu çünkü. rengarenk tablolar nefes oluyordu çürüyen portresine. duygularını sildiğ...