GİTMEK Mİ?

12.6K 566 196
                                    



KEYİFLİ OKUMALAR

Arafta bir yerdeydi ruhu adamın.Bir kaosun ortasında soluklanmış,bedeni ve aklı bu arbedede yara almıştı.Bu zamana kadar İstanbul'un korkulu rüyası,yer altı dünyasının lideri Ali Varol ufak bir çocuğun çaresizliğini yaşıyordu şimdi. O hayatını merhametten, sevgiden mahrum yaşamıştı,bilmediği duyguların esiri altındaydı şimdi. Yolunu kaybetmiş bir halde bakınıyordu etrafına.

İlk kez duygusunun olduğunu düşünüp titreyen ellerini göğsünün üzerine koydu.Gözleri sızlarken, şaşkınlığının asıl sebebini merak ediyordu.

Hangisi etkilemişti onu. Canı pahasına kendi evladı olmayan bir çocuk için sıfırdan başlayıp bir hayat kuran bir kadın mı?Yoksa babasız bir çocuğu doğurmak için ölen başka bir kadın mı?İkisiydi belki de onu yerle bir eden. İki sebepte parçaladı ruhunu, iki sebepte yıktı yıkılmaz duvarlarını.

Günlerdir kabullenmeyişini  şimdi anlıyordu. Aslı'ya baktığında kafasındaki soru işaretleri dağılmıştı ancak yerine binlercesi gelmiş karanlığın ve bilinmezliğin ortasına bırakıp gitmişti Aslı. Evet gitmişti.Aslı biraz önce ona haddini bildirip gitmişti.Kaçtığı cehennemine. Yaşı küçük kendi küçük kadın adamın avuçlarına geçmişin yükünü bırakıp gitmişti.

Yavaşça yerinden kalktı. Gözleri etrafta dolanırken düşünüyordu bundan sonra ne olacağını,düşündü ama bunun şimdi önemi yoktu.Yavaşça odadan çıktı.Her zamanki o heybeti yoktu.Küçük bir kadın yaşadıklarıyla yıkmıştı o heybeti.Karşısında küçülmüş o küçüldükçe de kadın devleşmişti gözünde.Sarsak adımlarla merdivenlerden indiğinde etrafta koşturan hizmetli kızın kolundan tuttu.Sesi boğuk çatallaşmıştı sessizlikten.

-Nerede o diyebildi.İki kelimeyi bile dillendirmek zorlamıştı onu.

Hizmetlinin kahverengi gözleri odada dolaştı.Tedirgin ve korkuyordu Ali'nin tepkisinden. Aynı zamanda o da şaşkındı ilk kez görüyordu bu adamı yıkılmış halde.

-Efendim Aslı Hanım ve Çiçek gitti.Ben uğraştım ancak onları durduramadım derken başını eğmişti.

Ali derin bir soluk çekti ciğerlerine.Belindeki silahını kontrol edip kapıya doğru yürüdü.Ne yapacağını bilmese de yapması gerekeni biliyordu.Kızını alacaktı,Onu ve kızını getirecekti.İlk kez Çiçeği benimsediğini fark etti, onun kızı.Demek aklı ve kalbi o sorunun cevabını bekliyordu iki hecelik kelimeyi gönülden dillendirmek için.İster istemez bu durum yüzünden küçük bir tebessüme yol açtı.

Arabasına doğru bineceği sırada kolunda hissettiği baskıyla kaşlarını çattı.Hangi münesebetsiz ona dokunmaya cürret ediyordu bilmiyordu ama şu anda aklı bu şekilde karışıkken ve öfkesini kontrol etmekte zorlanırken bu dokunuş pek iyi değildi.

Arkasını döndü yavaşça.Karşısındaki Alevi görünce yüzüne yalancı olduğu belli olan bir tebessüm kondurup gözüyle kolundaki elini işaret etti.

-Yürek yedin sanırım.

Alev yüzünü buruşturdu bu lafa.Her zamanki gibi kabaydı Ali.

-Nereye?O köylüyü mü getireceksin?Ne güzel kurtulduk sevgilim.

Ali'nin gözleri hala kolundaki zarif eldeyken odaklanamıyordu. Dokunulmak asla tahammül edebileceği bir şey değildi.

-Çek elini önce dedi dişlerini sıkarak.

Alev şaşırsa da sessiz kaldı sevgilisinin bu tepkisine yavaşça elini çekip kollarını göğsünde bağladı.Bakışları adamın yüzünde bir şeyler arıyor öfkesinin sebebini tahmin etse de,düşündüğünün olmaması için içten içe dua ediyordu.

LÜTUF  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin