İçimde kötü bi his var. Acı gibi ama değil. Öfke gibi ama değil. Tam olarak ne? Bilemiyorum. Yaşadıklarıma ve yaşatanlara büyük bi nefretim var. Babam hep derdi ağabeyime 'Ben sizin için uğraşıyorum' ağabeyim ne yaparsa yapsın geçer giderdi.Bize gelince peki. Bizi de severdi tabi ötle söylerdi, fakat biz onun gözünde hep hatalıydık. Hep kötü ve hiç bir işi beceremeyen olurduk. Benim bi dağım annemdi.
Genelde ona da gider 'Bak bu kızın karakteri kötü, bak bu kız bir şey yaparsa sende yanarsın. Dikkat edin bak. Hanım olsun, düzgün davransın, kuyruk sallamasın...' diye söylenirdi.
Siz de böyle düşünüyor musunuz? Bir kadın, bir kız böyle midir? Hep kötü müdür? Herkes bi hata yapar değil mi, evet yapar. Herkes güler, herkes ağlar, herkes öfkelenir. Herkesin yaşayabileceği duyguları vardır elbette. Yanlış da olsa doğru da olsa illaki vardır.
Peki ya böyle düşünmek. Onları hep kötü bilmek ne kadar doğrudur ki? Ya da ne kadar yanlıştır. Biri hata yaptı diye o kişi ömrü boyunca o hataya mahkum olur mu?
İnsanları yargılamak çok kolaydır. Yaptığı en ufak bir şeyde kötüye çevirmek. Bunu en yakınınız yapsa bile! Peki o en yakınınızı siz aslında tanımıyorsanız? Nasıl olur bu değil mi?
Tanımamak en yakınını? Çok acı bi cümle!Ailenizde ötekileştirilme, herkes gibi hissetme. Acı değil mi?
Can yakıyor bunlar evet. Mesela birisinin en sevdiği rengi öğrenince, en sevdiği yemeği bilince onu tanımıyorsunuz. Ya da onu düştüğünde ağladığını bildiğiniz için tanımıyorsunuz! Sizi büyütse de tanımıyorsunuz, siz büyütseniz de tanımıyorsunuz! Aslında kimse kimseyi tanımıyor.
Sizi de tanıyan yok!Babanız bile onlardan!
Herkes sizi istediği gibi görür. Siz kendinizi bilin. Hiç kimseyi hiç bir kötü sözü önemsemeyin. Hayatınızın ipleri onda bunda değil. Sizin elinizde! Sizi önemsiz hissettiren her kim varsa ondan uzaklaşın. Çünkü onun tek isteği bir 'Hiç' olmanızdır!
Siz hiç değilsiniz. Aksine siz en olansınız!
En güzel, en zeki, en başarılı, en yetenekli... Siz sizin istediğinizsiniz!
Sabah kalktım ve hemen hazırlandım. Erken kalkmıştım bu yüzden bir saatlik boş zamanım vardı. Çıktım hava almam gerekliydi. Biraz da kafa dinlemek istiyordum. Yüreğimdeki yük ağırlaştıkça ağırlaşıyordu. Boğazımda biriken o ağlama hissini artık yutamıyordum. Biraz kafamı dağıtmak gerekti. Belki yüküm hafiflerdi.Dışarı çıktım. Sahile doğru yürüdüm. Bir markete girip sokak hayvanlarına mama aldım. Onlar beni etrafımdaki insanlardan daha da iyi anlıyorlardı. En azından kötüleyen kimse yoktu onlardan.
Sahilde yürümeye başladım, bazı bankların yanında kaplar vardı. Bende onlara mama koydum. Elimdeki mamalar bitti oturdum banka. Biraz düşünürüm belki hayal kurarım diye. Birden ayağıma bir kedi dolandı.daha yavru; gözleri mavi, uzumca tüylü bir kediydi. Kucağıma aldım. Biraz sevdim. Dizlerimde kendime bir yer yaptı ve yattı.
Çok masumdu. Sanırım ki sevmişti beni. Tabi sevgisinin saf olduğuna inandığım tek canlılar hayvanlardı. Sizin için karşılık beklemeden bir şey yapan insanlar sizin dostlarınızdır. Her kim olursa olsun o kişi ile aranızdaki o ilişki eğer bir çıkar üzerine kurulduysa ve sizi üzüyorsa o gerçek bir şey değildir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhani Teşmil
Teen FictionBize hiçbir şey yapılmadı, yalnızca tam bir hiçliğin içine koyulduk. Çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhunu hiçlik kadar baskı altına alamazdı. Hiçlikten kurtulmak ne kadar zor olabilirdi? Kim durdurabilirdi kimin gücü yeterdi ki buna...