Gülümseyen gözleriyle bana son bir kez baktı. Son bir kezdi o da biliyordu. Bakışların ne anlama geldiğini her zaman benden daha iyi anlamıştı. Elindeki buketin artık bir anlam ifade etmediğini ya da alınırkenki anlamını yitirdiğini hissetti ve yere bıraktı. Arkasını dönerken gülümsemenin yerini hızla kasılma aldı. Gözler kısılırken oluşan yaşlar normalde oluşan yaşlardan farklıydı. Bu kez duygusal bir sebeple yerçekimine kapılmışlardı. İçinden "Bir daha hiç mi?" diye soruyordu ama soru işaretini koymaya gerek yoktu. Çünkü zaten cevap düşen yaşlardan belliydi. Oysa o gün sadece onu sevdiğini söylemek için gelmişti oraya. O bank belki de ilk öpüştükleri yer olacaktı. Daha tazecik el ele tutuşmaları her şeyin yolunda gittiğinin bir göstergesiydi. Olmadı! Demek ki hayat bazen yanlış sinyaller de verebiliyordu. Arkasının dönük olmasına sığınarak gözlerini silemek için direndikçe direndi. Hangi yoldan nasıl geldiğini bile hatırlamıyor, sadece attığı adımların ayakuçların ve uçlara düşen damlaları görebiliyordu. O öylece gitmişti ama ben, ben kalakalmıştım. Daha arkasını döndüğü anda bir daha onu göremeyeceğimi biliyordum. Görsem bile bana dokunmayacağını, resmi bir yüzle konuşacağını çoktan kavramıştım. Bir kafeye girip bir kahve içtim sonra bir tane daha. Garsoniyer kız beni uzun zamandır tanıyordu. Gülümseyerek geldi yanıma başka bir isteğiniz var mı? Ama o nerde noldu niye ayrısınız daha yeni tanışmıştınız hani, ee çok da samimiydiniz diyor gibiydi gözleri. Açıkçası çok şaşkındı. Aldırış etmedim. Galiba! çay gelip de şeker küpünü elime aldığımda ilk güne gittim. Kampüste ilk hafta, çok heyecanlısın, kanın kıpır kıpır, her üniversiteli genç gibi sen de aradığın kadını bulacaksın ümidiyle kantinde, sınıfta arayışa girersin. Gözüne kestirdiklerin ne yazık ki zaten birisiyle gezmektedir, (oysa belki de sadece arkadaştırlar) ama kantinden çay alırken kızın biri kaç şeker istersin diye sorar kafanı çevirip gördüğünde afallarsın, çok güzel dersin, şeker sayısı yerine, kız aptallığına gülümser ama hoşuna da gider. sonra sohbet etmeye başlarsın zorlama pahasına da olsa. Kızsa fazla direnemez şımarıklığına ve masana oturmaya karar verir. Oysa sen heyecanından aklına ne geliyorsa söyleyiverirsin. Baktın ki ilkokul anılarına kadar inmişsin yavaşla dersin kendine, kız da normale dönmüş olmana sevinmiş olsa gerek ki anlatmaya başlar. O gece heyecandan uyuyamazsın. Ertesi gün tekrar görüşebilecek miyiz diye soramadığın için ( zaten aynı sınıftasınızdır yani sorman aptalcadır) ama yine de üzülürsün. Ertesi gün kız seni kahvaltıya çağırır. Sabah yürürken (birlikte) sen aslında yürümüyorsundur. Resmen uçuyorsun ama abartmıyim diye yere basmaya çalışıyorsundur. Bir nehrin kenarındaki kafede kahvaltı yaparken cebinde kaç paran var, umurunda bile olmaz çünkü onun gözleri seni oyalamaktadır.
Ancak mekanın çıkış olduğunu hesap lütfen dediğin anda etrafa bakmanla anlayıverirsin. Hesabı gururla öderken aslında ne yaptım ben demek istersin ama yine kendini savunurken buluverirsin içinden. Artık daha yakınsınızdır. Ellerinin saçlarına, ellerine kazayla değişi bile senin gece boyunca onu düşünmene yetmiştir. Hayaller kurarken uykuya dalarsın. Sabaha kadar kahvaltı yaparsınız rüyanda. Uyanıp okula gittiğinde ise onu arar gözlerin. Sonra aynı kafede buluşma birkaç defa, çok eğlenceli. Birlikte müzik seçip dinlemekten bütün bozuklukları makinada yitirmek, arkadaş gruplarıyla okey oynarken sürekli gözlerine bakmak. Günler haftalar artık onsuz geçmez, sürekli yanında olmak istersin. O akşamı hiç unutmayacaksın. O akşam başka neler oldu, onları ise hiç hatırlamayacaksın. Karşında öylece duruyor. Aslında tam karşında değil bir bankta birbirinize doğru bakarken bulursun ikinizi. Gözleri neyi ifade ediyor anlamaya çalışırken zar zor cümle kurarsın. Damağın kurur. Yanlış anlamasın diye yutkunmaktan bile korkarsın. Yan taraftaki ayakkabıcı amca sizi izliyor. Aman izlesin. "Oğlum ayakkabıları boyayalım mı?" deyiverir. Her şey yerle bir olmuştur. Hayalini kurduğun bulutlardan düşüverirsin. o anda elini tutuvermiştir. “Sağ ol amcacım!” diyebilirsin. Sessiz sedasız kalkar yürümeye başlarsınız. Köşeyi döner dönmez ikinizde kahkaha patlatırsınız. Bazı talihsizlikler güzeldir aslında. O akşam sessiz yürürken elleriniz ara ara birbirine değer. Ben de o da çekmedi ellerini ama el ele de tutuşmaya cesaret edemedik. Yine uyanıp kendimi yatakta bulduğumda hemen elim telefona gitti. mesaj falan yok, arama da yok. Kalkıp çaydanlığı hazırlarken çay dışına döküşümden düşüncelerimin karmaşıklığı belli olmuştu. Aldığım simidin yarısını ancak yedikten sonra "günaydın" mesajı attım. Her tuşa çeşitli sayıda bastığım için 12 tuşa basıp ardından göndere bastım. Ne diye bu kadar saydığımı hatırlamıyorum ama insan beyni bazen çok farklı çalışıyor demek ki. Daha sms çağının başlangıcı olduğu için. rapor falan geldi. “İletildi” diye. Görüp görmediğini merak etme süresi başladı ama bu süre biraz uzun sürünce telaşlanmaya başladım. Hemen yeni mesaj "günaydın cici, uyanamadın mı bakalım? imla işaretleri önemli tabi. Yoo yine cevap yok. O zamanlarda cevap beklemek bir otobüsü kaçırdıktan sonra gelecek olan diğer otobüsü beklemek kadar uzun gelirdi insana. Ama o otobüs hiç gelmedi. öğleni zor edip ara tuşuna bastım. Basmaz olaydım. Türkcel ablanın sesi kulaklarımı çınlattı. Aradığınız kişi belki de şu an sizinle konuşmak istemiyor. İlişki için kendini hazır hissetmiyor olabilir, arkadaş olarak sizden haz alsa da sevgili olarak tipi değilsiniz, diyemediği için "aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor diyebiliyor. Bu sefer daha da telaşlanıp, atladığınız gibi dolmuşa, okula gidiyorsunuz. Bende aynen böyle yaptım. o kadar acele etmişim ki pijamaları bile çıkarmamışım. sokağa çıkarken güvenlik uyardı da geri dönüp pantolon giydim. Yolda yürürken çingene bir kızın çakır yeşil gözlerine takıldı gözlerim, sonra elindeki çiçeklere, "bakar mısın, çiçeklerin kaç para?" Abicim öğrenciysen 5lira." hemen aldım parasını verdim. Büyük bir cesaretle çiçekleri saklamadan yollarda yürüdüm. --Ya telefonunu neden kapattın derse. Yok yok kapatmamalıyım. Ama şimdi deşeleyecek, neden soğuk davranıyosun diye. İyi de deşelesin. Ama olmaz ki şimdi sen tut o kadar gez, birlikte takıl sonra canım bu ara takılmak istemiyor de. Okula gitmesem mi ki? Aman giderim zaten bugün olmasa yarın göreceğim. bi şekilde açıklarım nasıl olsa. Neyi açıklıcaksın ki. Birlikte değildiniz ki, sadece takıldınız bir süre. Olmadı yürümedi. Daha fazla uzatmak istemiyorsun bundan doğal ne var. Peki öle olsun, şu makyajımı bi yapayım de öle gidiyim. Ders daha başlamamıştı ama ben bir saat önceden okuldaydım. Kalbimde hem heyecan hem tedirginlik vardı. Mecburen bu bir saat bekleyecektim. Ya gelmezse, ya bir şey olduysa. İnsan telefonunu neden kapar, ya şarjı biter ya da bi sıkıntısı vardır. Belki de.... yok yok aman kötü bir şey olmamış olsun, şarjı bitmiştir. İyi de nokialar 5 gün şarj problemi olmadan gidiyor nasıl unuttu. Neyse artık öğreneceğiz. Herkes gelmeye başladı. O nerde ya. Allah'ım çıldırıcam. yuh ya ders başladı kesin gelmicek. ---Geç kaldım işte. En iyisi ilk derse girmiyim, ne söyleyeceğimi düşünüyim. ben senden artık hoşlanmıyorum.Biz eniyisi arkadaş kalalım,Ben aşık oldumseni tanımak güzeldi.bak ne güzel zaman geçirdik....Kantinde de yoksa kesin gelmicek..Allah'ım inşallaah iyidir. Aha burda.Naber!--İyi sen? İyiyim, derse geldim işte. şarjın mı bitti senin. --yok canım ya açmak gelmedi içimden telefonu. Yürüyelim mi biraz.Olur.( noluyo, ne diye böyle soğuk konuşuyosun. Daha birisiyle birlikte olmaadan terk mi ediliyorum)--- Sana bişey söylücem.Ben de--sen söyle hadi.Seni seviyorum ben.(suskunluk)Sen ne diceksin. Söylesene!---Ben.. seni sevmiyorum.(içimden: Neden, ne zamandan beri, o zaman niye....)Görüşürüz o zaman.--Konuşuruz yine...Sonrasını biliyorsunuz yine. Arkasını dönen bendim yani. Yürüdüm öylece benim yurdumun yakınında bıraktı beni. Tek soru bile soramadım. Üniversite boyunca aynı üzgün, sorgulayıcı bakışımı başka insanların yüzünde gördüm. Çaresizlik zor şey, belki de bir çok kişi benim yüzümden yaşadı aynı duyguları. İşte o gün bugündür ilk defa aşık olanlara ayrı bir saygı duyarım. Liseli gençlerin yüzüne bakarım, o gün aşık olmuşlar mı yoksa o gün yıkılmışlar mı diye. ikisi de muhakkak bu hayatta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KISA KISA
Mystery / ThrillerKısa hikayelerdir hayatı anlatan. Resmin tümü bazen sıkıcıdır