Başladığınız tarihi bırakmanız istiyorum
İlk yazdığım tarih
14. 02 2020Yeniden yazdığım tarih
23. 12 2021Büyük bir heyecanla yazdığım hikayemle karşınızdayım.
Buraya uzun uzadıya cümleler yazmak isterdim ama sizi bu kadar sıkmak istemiyorum
O zaman haydi hep beraber kızıl saçlı kadının hayatına dahil olalım.Kadınların sesinin duyulmadığı bir yerde adaletin güneşi doğmaz
" Matemde Kalan Düşler"
TANITIMHer şey zemheri bir kış günü ile başladı...
O kıştan sonra bir daha bahar uğramadı körbe yüreğime
Güzde kaldı düşlerim, hazanda kaldı koca hayatım
Ve bir kadın doğdu içime, sözleri emir bakışları ölüm kokan.
Duygularımı söküp alan. Ruhuma kızıl gölgenin tohumlarını eken. O kadına boyun eğdim.
Kendi yarattığım kadına boyun eğdim... Ona tutsak oldum. Şimdi dinle kaç tane duygum matemin gölgesinde kayboldu.
Ve unutmayın burası, matemde kalan düşler sokağı...
28 Şubat 2000
Küçük kız evinin geniş bahçesinde yer yer kar olan. Yer yer ise çamur kaplı zemine oturmuş, ayaklarını karnına kadar çekip, içli içli ağlıyor. Belki dakikalar belki de saatlerdir...ocak ayının o soğuk havasında oturmuş ağlıyor.
Küçük ellerine çamur bulaşmış. Çok sevdiği pembe taçı da kirlenmiş ama bunlar onun umrunda değil.Minik elleri çok üşümüş küçük burnu ve yanakları al al olmuş ama o oturduğu ağacın altında kalkmıyor bir türlü. Soğuk tenine değil yüreğine işlemişti.
Kaderin o küçük kız için biçtiği hayat ona çok ağır gelmiş, henüz beş yaşındaydı sadeceGözlerinden boncuk boncuk akan yaşları aldırış etmeden başını kaldırıp gökyüzüne baktı. Güneş batmak üzere, yerini alacakaranlığa bırakıyor. Hayaller bitmişti. Işıklar sönmüştü. Altında oturduğu kocaman ağaçtan küçük bir buz parçası minik kızın siyah uzun saçlarına değdi. Buna çok öfkelendi küçük kız.
Sanki herkes ona vurmak için bekliyordu.
Oturduğu yerden hırsla kalkıp ağacın gövdesine minik elleriyle yaptığı yumruğu geçirdi. Ama bu onun öfkesini geçirmedi. Bir tane daha vurdu. Sonra bir tane daha... Bu böyle devam etti. Taki küçük ellerinde kani görene kadar.O kandan çok korkardı. Ama ilk kez hiç korkmadı. O gün büyüdüğünü anladı.
Şefkatla okşanmadığında saçların, işte o zaman artık büyürsün.
Ellerinde oluşan yaraları umursamadan tekrar kalktığı yere oturdu. Halası ne derse desin ikna olmadı minik kız. Küçük olmasına rağmen yaşından büyüktü öfkesi. Halasına aldırış etmemişti. Çünkü o halasından nefret ederdi.
Halası hep babasının kötü işler yaptığını söylerdi. Onun babası bir kahramandı , neden halası onun kötü işler yaptığını söylüyordu ki küçük kız hiç anlamıyordu
Etrafta ki korumlara baktı. Minik parmaklarıyla saymaya çalıştı. 1 2 3.. dedi ve sonrasını bir türlü hatırlıyamadığı için onlara bakmayı bıraktı. Neyse ki az önce ağaca attığı yumrukları görmemişlerdi yoksa babasına söylerlerdi. Babam buna çok üzülürdü diyordu içinden
Annesi zaten üç saat önce onu ve yeni doğmuş kardeşini terk etmişti. Babası buna çok üzülecekti.
Minik kız üç saat önce olanları hatırladı.
Annesi ve halası salonda yüksek sesle konuştuklarını duyunca odasından çıkıp kucağında çok sevdiği pembe bebeğiyle beraber küçük adımlarla salonun kapısına geldi.Annesinin yanında bir valiz vardı. beraber gideceklerini düşündüğü için çok sevindi küçük kız. Tam annesinin yanına varıp ona "Nereye gidecez annecim? "diyecekti ki ;Sonra annesinin o cümleleri durdurdu onu
" Ben artık bu evde kalmak istemiyorum. Çocuk bakmak bana göre değilmiş. Bunu anladım. Ve ben gidiyorum! " diyordu yüksek çıkan sesiyle.
Küçük kız korktu annesinin onları bırakıp gideceğini düşündüğü. Annesi onları bırakmazdı öyle değil mi ? Tamam annesi hiç bir zaman onun çok sevmedi ama yine de annesinden ayrılmak istemedi hiç. Bazen saçlarını okşayıp kalbimde ki iz diyordu.
"Saçmalama onlar senin çocukların! Onları böyle yüz üstü bırakamazsın üstelik daha bir aylık küçük çocuğun" diyordu halası onunda sesi en az annesinin ki kadar yüksek çıkmıştı.
Küçük kız kapının eşiğinde bebeğiyle Beraber oturmuş elleriylede kulaklarının kapatmış bekliyor . Belki duymasa anneside onları bırakıp gitmez diye düşündü.
"Artık ne para. Ne bu zenginlik nede bu çocukları istiyorum. Ben artık normal bir hayat istiyorum" diyordu annesi yine yüksek çıkan bir ses tonuyla.
Ellerini kapatmıştı kulaklarına ama yine duyuluyordu annesinin sesi Halasının konuşmasına fırsat vermeden annesi onun saçları gibi olan siyah saçlarını düzellti ,montunu giydi çantasını aldı. En son ise yerde duran valizini de aldığı gibi, Küçük kızın yanında hızla geçip gitti.Onu umursamadan.
O kapının eşiğinde oturup ağlamıyormuş gibi. Çekip gitti.
Ve kızıl saçlı kızın hikayesi o gün başladı
Bir kış böyle kalmıştı yüreğimde
Bir ayaz böyle gelmişti
Hiç bir özür iyileştiremez geçmişi
Bir hikaye böyle bitmişti. Sarhoş sözlere esir
Ve kızıl saçlı kadın böyle doğdu.
Ruhu acılara esir düşerken sonra
Mattemin içinde bir adam seslendi, sesinde gül bahçesi olan. Ruhuna aşk tohumları ekti, matemde kaybolmuş kadına.
Ve ölüm uykusunda uyandı kadın
Kimsesizce bıraktığı duygularına yeniden kavuştu
Hoyraçta koparıp attı içinde ki öfkeyi
Adam kadının solu oldu, soluğu oldu
Vedasız sözler sardı kadının ruhunu...
Çünkü yaraların sonu uçurum. Aşkın sonu ölümdür.
Tanıtım nasıldı?
Yorumlarda fikirlerinizi yazmayı unutmayın hepsini okuyacağım
Beğeneceğinizi umduğum bir kurgu.
Umarım beğenirsiniz

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Matemde Kalan Düşler
Misterio / SuspensoYetişkin okurlar için uygundur İblis gecenin en karanlığına, ayın koynuna kızıl bir gölge var etti. Ay ağladıkça yer yüzüne kızıl gölgeler yağdı yağmur damlası gibi. İblisin pençelerinde var oldu karanlığın en zifiri kadını. Kızıl saçlarının göl...