Hepimiz hazırlanmış chiken chiken'a gidiyorduk. Jennie suga orada olacak diye gelmek istemese de zorla kolundan tutup bindirmiştik arabaya.
Jennie'nin suga'yı sevdiğini anlamıştık dün. Bu gün de suga'nın sevip sevmediğini anlama günüydü.Jisoo unni jin oppadan nefret ettiğini söyleyip duruyordu. Hele ki dün kırdığım pottan sonra araları değişik bir hal almıştı.
Dünkü isteme mevzusu ise çok saçma bir muhabbetti. Bir yandan da düşünüyordum acaba evlensek nasıl olurdu.İki yıldır birlikteydik. Bir bankta tanışmıştık. Ödül töreni için şirkete gitmiştim. Duyduklarım...Ardından o korkunç olay ve hastahane. Hala söylememiştim, başlarına gelen bu olayın bizim suçumuz olduğunu. Cesaret edemiyorum çünkü ama böyle bir şeyin tekrarlanmayacağına eminim artık. Başkan yang ve bighit ceosunun ilişkimizi açıklamasından sonra böyle şeyler olmazdı olmamalıydı. Bir çok hayran olumlu karşılamıştı. Kısacası ilişkimizin en ufak detayı bile para kazandırıyordu.
Koskoca 2 yıl... Çok alışmıştık birbirimize. İkimizden birinin başına bir şey gelse ortalığı yakacaktık. Belki 2 yıl önce bu kadar sevmiyorduk birbirimizi saf duygulardı belki. Ama zaman geçtikçe büyümüştü içimizdeki güzel duygular. Hayatta benim için bir tek kızlar ve ailem önemliyken. Jungkook onlardan biri hale gelmişti. Jungkook artık benim ailemdi. 2 yıl boyunca geçirdiğimiz zamanlar hissettiğimiz duygular hayatımdaki en değerli şeylerdi.
Jisoo unni'nin kolumdan dürtmesi ile düşüncelerimi yarıda kestim. Gelmiştik. 2013teki halinden eser kalmamıştı. Çok... Çok güzel olmuştu. 2 katlıydı. Bahçesi vardı.
Bizimkiler de bahçede oturuyorlardı. Dükkan boştu. Demek ki kapattırmışlardı. Bizi görünce tae ve jimin ikilisi el salladı. Ben de onlara el salladım ve bahçeye doğru yürüdük.
Jungkook neredeydi?
"Hoşgeldiniz hanımlar bu ne şıklık."
"Teşekkürler jimin o senin güzel görüşün."
"Yengeme bak be!"
Deyip beni etrafımda döndürdü. Deli çocuk...Etrafa bakıp jimine geri döndüm.
"Jungkook nerde?""O mu? Şey..."
"Ne?"
Herkse garipti. Jungkooku sorunca hepsinin yüzü şekilden şekile girdi. Ardından jin oppa"Bizim velet şey olmuş ya!"
"Ne oldu jungkooka!"Noluyordu ya? Kesin kötü bir şey olmuştu. Hemen elime telefonumu alıp jungkooku arayacaktım ki arkamdan birisi bana sarıldı.
Tanıdığım koku... Arkamı dönüp"Ne oldu sana? Ne diyor bunlar?"
Deyip bizim oğlanları işaret ettim.
Jimin ise
"Söylemiycem diye söz verdim ama sadece senin endişelenmeni istemedik en son endişelendiğinde olanlar iç açıcı değildi.""Sadede gel park jimin?"
"Bizim jungkook azıcık... bak ufacık hasta-"
"J-jungkook canım i-iyi misin?"
"Rose ben iyi-"
"Tamam tamam endişelenme! Ben şimdi sana bir nane limon bulup gelicem! Sen otur burada tamam mı?"
"Rose ben gerçekten i-"
"Bakar mısınız? Battaniyeniz var mı?"
"Tabi!"
Çalışanın birisi battaniye uzatmıştı. Alıp jungkooka verdim."Sen bunu ört ben şimdi nane limon bulup gelirim"
Deyip çıkışa gidiyordum ki jungkook bileğimden tutmuş durdurmuştu."Sevgilim ben gerçekten iyiyim! Bak turp gibiyim!"
"Ama s-sen n-niye böyle yapıyorsun! Beni niye üzüyorsun. Bir battaniye örtünmek bu kadar zor mu!"
Dedim. Ağlamama ramak kalmıştı. Bunu gören jimin ve taehyung 'yine başlıyoruz' deyip anlına şaplak atmıştı.
Jungkook da ağlayacağımı anlayıp pes edercesine omuzlarını düşürdü. Ne? Hastaydı o! Tabiki battaniye örtünecek, nane limon içecekti!
Elindeki battaniyeyi sertçe alıp onu sandalyeye oturttum. Elimdeki battaniyenin katını açıp onu sıkıca bahtaniye ile sarmaladım."Bak burada uslu uslu otur battaniyeyi de asla çıkarma tamam mı? Ben sana nane limon bulup geliyorum!"
Onun cevap vermesini beklemeden çantamı kaptığım gibi kafe aramaya başladım.
Jungkooktan
"Ya size bin defa söyledim değil mi? Çaktırmayın bir şey diye!"
"Sonra yine ağlayacaktı! Konu sen olunca hep hassaslaşıyor!"
Dedi jimin. Evet. Haklıydı. Ne zaman hasta olsam bir battaniye , nane limon veya ıhlamur alıp gelir sonra bugünkü yaptığı gibi zorla giydirir içirirdi. Sonra bir de Beni uyudu zannedip yanıma yatar saçımı okşayıp ağlamaya başlıyordu. Tanrı aşkına! Bitkisel hayata girmiyordum ki sadece hastaydım! Ufak bir hastalık. Bizimkilere kaç kez sakın söylemeyin demiştim. Yokluğumu tabiki farkedecekti ama işte...
10 dakika sonra geri geldi. Elinde bir poşet dolusu bişeyler vardı. O an üstümdeki battaniyeyi attığımı farkedip hızlıca geri üstüme geçirdim. Bizimkiler de gülmeye başladılar. Tanrı böyle bir sevgili de onların başlarına verirdi inşallah!Roseden
Kafeye gidip nane limon aldım. Sonra 2 sokak öteye koşup eczaneden soğuk algınlık için ilaç aldım. Bizim lisa çilekli sütü çok seviyordu ve ben onun sütlerini yine içmiştim. Bunun için hızlıca gidip marketten bir koli çilekli süt aldım. Taşıması biraz zordu ama chiken chiken yakınlardaydı.
Koşa koşa gidip bahçeye geri girdim."Geldim! Şimdi bunu iç."
Deyip nane limonu uzattım. İtiraz edecek gibi oldu ama sonra pes edip bir dikişte bitirdi."Jungkook! Yavaş yavaş içmen gerekir! Dilinde yara çıkar sonra!"
Yine ağlama moduna geçmiştim. Bu sefer ise jennie ve suga aynı anda göz devirdi. Ne! Ne yani! Sevdiğim insanların hasta olması beni üzüyordu. Hemen bu moda geçmeme neden oluyordu.
"Sevgilim sence de abartmıyor musun? Bak sesim bile değişmedi. Sadece biraz vücudum yorgundu o kadar!"
"Hayır sesin değişmiş! Dün konuştuğumuzda kalın ama melodikti. Bu gün ince ve pütürlü."
(Yazar ne saçmalıyor dediğinizi duyar gibiyim.)
"Yok artık!"
Dedi taehyun ve lisa."Ne var be! Ayrıca bu şirket seni çok yoruyor! Aranızda jin oppa en büyük sonrada namjoon oppa ! Birisi senden 5 yıl birisi ise 4 yıl fazla yaşadı! Neden seslerini çıkartmıyorlar!"
"Aaa yeter be tavuk yemek istiyorum ben! Jisoo yürü gidelim sipariş vermeye!"
Dedi jin oppa. Benim karnım da zaten çok acıkmıştı.
"Oppa bana 2 kova alır mısın?""Yuh be cheng! Nasıl yiyorsun o kadar tavuğu anlamıyorum!"
"Beni hiç tanımamış gibi konuşma lalalisa manoban!"
![](https://img.wattpad.com/cover/197967457-288-k438444.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İdol olmak • rosékook
Fanfic~Rоséкоок~ Rosé : Biliyor musun jungkook eğer idol olmasaydık belki bi şansımız olurdu.