6

122 8 56
                                    

Bilinmeyen Numara: Çekmecene bak.

Bu da kimdi. Kesinlikle benimle dalga geçiyordu. Aklıma Nisan olabileceği gelince hızla Nisan'ı aradım.

"Efendim Melis?"

"Bana bilinmeyenden mesaj atan sen misin? Eğer sen isen cidden hiç komik değil. Kafam yerinde değil zaten."

"Ne bilinmeyeni ya? Hiçbir şey anlamadım."

"Off. Nisan acil bize gelebilir misin?"

"Gelirim de bir sorun yok değil mi? Korkutma beni."

"Yok yok. Hadi gel sen."

Kapatıp Nisan'ı beklemeye başladım. Evlerimiz çok yakın olduğu için kısa süre içerisinde gelmişti. Olanları ona anlattım.

"Çekmecene bakmayacak mısın?"

"Hayır. Korkuyorum." Korkuyorumu cılız bir sesle söylemiştim. Kimsenin duymasını istemez gibi.

"Senin yerine ben bakabilirim."

"Hayır hayır. Sakın!"

"Ya Melis çok merak ettim. Bakalım işte. En fazla ne olabilir ki?"

"Tamam ama sen bak."

Nisan çekmeceyi açınca yüreğim ağzıma gelmişti. Gözlerimi kapatıp beklemeye başladım.

"Ne yazıyor?"

"Al sen bak."

Küçük buruşmuş kağıdı titreyen ellerimle açtım.

Pazartesi saat 16.45'te okulun arkasındaki parka gel. Can ile ilgili öğrenmen gereken her şeyi sana anlatacağım.
Not: Bundan Can'ın asla haberi olmasın. Yoksa ikinizin de işi biter.

Küçük ve düzenli bir şekilde yazılmıştı. İçimi daha büyük bir korku kaplamıştı.

"Gidecek misin?"

"Saçmalama! Sen aklını mı kaçırdın Nisan?! Tabii ki de gitmeyeceğim. Her kim ise benimle dalga geçtiği apaçık ortada."

Bugün cumartesiydi. Pazar ve pazartesi, iki gün kalmıştı. Kafamdaki düşünceler beynimi yok etmek üzereydi. Gitmeli miydim? Yoksa bu kendime yaptığım bir kötülük mü olurdu? Ya Can'a söylemeli miydim?

Nisan destek olmak istercesine, gülümseyerek elimi tuttu.

"Takma kafana bu kadar. Her kim ise oyun oynuyor işte. Boş ver."

Ben de ona gülümseyerek karşılık verdim.

Nisan gittiğinde kendimi yatağa attım. Nisan haklıydı, aptalın teki benimle oyun oynuyordu.

Oflayarak telefonu elime aldım. Müzik dinlemek beni her zaman sakinleştirirdi.

Müziğin etkisiyle kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Uyandığımda saat neredeyse sabah beşti. Odanın karanlıklığı ve uyku sersemliği ile penceremde bir çift göz gördüğümü düşündüm. Beynim bana oyun oynuyordu.

Yavaş adımlarla pencereme doğru ilerledim. Kimse yoktu. Tabii ki de kimse olmayacaktı.

Bilinmeyenden sonra delirmiştim. İçimden kendime küfürler ederek mutfağa bir şeyler atıştırmaya indim.

Bilinmeyen'in Ağzından:
Melis'e mesaj atıp beklemeye başladım. Onu korkutmayı asla istemezdim ama onu korkutmadan bana ulaşmasını sağlamam imkansız idi.

İKİZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin