"Ne demek oğlum, Can'a yumruk atmak?!"
Müdürün odasında yaklaşık beşinci kez aynı konuşmayı dinliyorduk.
"Babasının okulumuza katkılarını bilmiyor musunuz?"
Ömer sonunda ağzını açmıştı."Ama hocam-"
"Aması maması yok. Gidip özür dileyeceksiniz ve bu konu burada kapanacak."
Ömer derin bir nefes aldı.
"Hocam!"
"Ne hocam ne?! Çocuğa ve arkadaşlarına yumruk atın hem de suçlu değilim diyin yok öyle."
"Hocam suçlu değilim demiyorum. Buradaki tek suçlu Can ve benim. Melis'le Nisan'ın burada hiçbir suçu yok. Bırakın gitsinler."
Bu sefer hoca sinirli bir şekilde Nisan ve bana döndü.
"Zaten sizin kavgaya karışmanıza aklım elvermiyor. Aklı başında kızlardınız siz. Bu zibidi yüzünden oldu biliyorum. Bu seferlik sizi affediyorum. Çıkabilirsiniz."
Sinirle Ömer'e döndüm.
"Ne demek tek suçlu sensin. Tüm suçu üstlenince kahraman mı olacaksınız Ömer Bey?"
"Kavgayı ben başlattım."dedi her bir kelimeye ayrı ayrı baskı yaparak.
"Nisan kızım burada aklı başında duran bir tek sen var gibisin. Anlat artık şu kavgayı."
"Hocam Can, Melis'i dışarıya çağırdı. Melis gitmek istemeyince de zorla, kolundan sürükleyerek çıkardı. Sonra bir anda Melis'in saçını çekmeye başladı ben ayırmaya kalmadan Ömer yumruk attı."
Hoca şaşkınlıkla durmuş yere bakıyordu.
"Doğru mu bu Melis?"
Kafamla onayladım. Disiplin suçu almak istemiyordum. Annemgil beni mahvederdi. Ve benim yüzümden Ömer'in de ceza almasına göz yumamazdım.
"Tamam çocuklar. Çıkabilirsiniz. Lütfen bir daha böyle şeylere karışmayın."
Gülümseyerek Ömer'e döndüm. O da gülümsüyordu. Güle oynaya bahçeye çıktık. Ders başlamıştı ama derse girmemiştik. Zaten müdürün yanında olduğumuz için izinli görünüyorduk.
Çardaklardan birisine oturduk. Nisan "Ben bir kantine gideyim çok acıktım. Ayy siz de gelsenize. Melis zaten kahvaltı da yapmamıştı."dedi.
"Ay yok. Ben müdürün laflarıyla doydum valla."
Ömer gülerek kafasını çevirdi.
"Ne gülüyorsun ya?"
"Hiç. Kurtulduk ya ona şaşıyorum hâlâ."
"Tabii kurtulacağız. Suçumuz bile yok bizim."
"Sen de hiç dışarıdan göründüğün gibi değilsin."
"Dışarıdan nasıl görünüyorum ki?"
"Çıtkırıldım."
Şaşkınca ona döndüm.
"Allah Allah. Hiç de öyle durmam."
"Valla gördük, nasıl daldın çocuğa öyle. Vurduğun an sersemledi çocuk."
Gülmeye başladım. "Abartıyorsun."
Yaklaşık 15-20 dakika geçti ve zil çaldı. Binaya girmeden Ömer beni köşeye çekti.
"Melis dikkat et şu Can'a. Ne yapacağı hiç belli olmaz. Deliymiş o."
Şaşkınca Ömer'e bakıyordum.