-0.9-

25 3 0
                                    

" Aişşh. Kookie hemen hyung'unu dinle ve
eve geri dön. "

Genç adam çok fazla içmişti. Başı ağrıyor ve görüş açısı bulanıklaşıyordu. Tökezliyerek yerinden kalkıp, barın dışına çıktı. Temiz havayı içine çektiğinde, kendini biraz daha iyi hissetmeye başlamıştı.

Yavaş adımlarla eve adımlamaya başladı. O an sebebsizce gözlerinden dökülen yaşlara şahit olmuştu. Aklına Yoora gelimişti biran. Onun sıcacık gülümsemesi geliyordu aklına.

Arka cebindeki telefonu çıkartıp, onu aramaya başladı. Telefonun sesini dinledi sessizce. En sonunda telefon açıldığında, hala ona karşı heycanlandığını hissetmişdi.

  " Alo ? "
 
" Kookie iyi misin ? "

" Sana ihtiyacım var Yoora "

" Birşey mi oldu Kookie ? Beni endişelendirme "

Sorusunu cevaplamadan kapattı telefonu genç adam. Ona bişeyleri anlatmanın zamanı geldiğini hissediyordu. Bu gün o kalbini dinlemek istiyordu.

Bir on beş dakika daha yürüdü düşe, kalka. Evin önüne geldiğinde ışıkların açık olduğunu fark etti. Tam anahtarı kapıya geçirecekken, biranda kapı açılmış ve Yoora'nın kucağına yığılmıştı.

Genç kız şaşkın bakışlarla kucağındaki Kookie'yi süzmeye başladı. Birbine karışan saçları, düzgün geyilmemiş montuyla. Ben içtim diye bağırıyordu etrafa.

Kolundan tutarak onu kendine yasladı ve yürümeye başladılar. Yavaşça koltuğu oturturdu genç adamı.

  " Ben şimdi mutfağa gidiyorum. Seni acı kahve yapacağım. "

" Bobby'in çıkma teklifini kabul ettin mi ? "

" Ne ? "

" Hareketleri, bakışları herşey anlatıyor. Eminim ki bugün sana hislerinden bahsetmişdir "

Genç kız sessiz kalmayı seçmişti. Dediklerini umursamadan mutfağa gidip kahve yapmaya başladı.

" Sessizliğin evet anlamına mı geliyor ? "

Cevap vermemeyi seçmişti yeniden. Ona doğru yaklaşan ayak seslerini işittiğinde , nefesinin kesildiğini hissetmişdi.

Yavaşça yaklaştırdı bedenini , genç kızın bedenine.
İki elinide yaslayıp , onu arasında sıkıştırdı.

" Senin yakınında olan herşeyden nefret ediyorum.
Sana dokunanlardan, seninle konuşanlardan , gözlerinin içine sebebsizce bakanlardan.
Seninle gülenlerden, seninle ağlayanlardan, sana ümit aşılayanlardan...

Sadece ben olim istiyorum.
Sadece sen ol istiyorum. "

" Yoora bana ne oldu ?

Her dile getirilen sözle tekrar tekrar dirliyordu genç kız. Kalbindeki sesin karşılıklı olduğunu anlamıştı. İkisi birlikte çok güzeldi. Hikayeleri çok kısaydı belkide yada yeterince iyi değil. Hissettiği duygular kusursuz değildi belkide. Ama aslında onları uçuran içlerindeki tutkularıydı.

Kim demiş uçan tüm kuşlar kusursuz diye. Bazısının kanadı yaralı bazılarının ise gagası kırık. Hepimiz yaralandık belkide bu hayatta. Birçok kez kanadı yaralarımız. Bazıları ümidini kesti, diğerleri ise umut kırıntılarıyla yaşıyorlardı belkide. En büyük acıların bile ilacı olduğunu bilir miydin ? Gerçek panzehir ise sevgi.

Genç kız derin bir iç çekip, bu anı kabullendi. Onlar duygularıyla birlikte birbirlerine aitti. Yavaş bir şekilde yaklaştı genç adamın bedenine. Elini onun yumuşak tenine yaslayıp, dahada yakınlaştırdı dudaklarını. İlk küçük dudaklarına baktı, sonrada koyu gözlerinin derinliklerine.

" Sen bana aşık olmuşsun..."


O gece birtek ayın şehveti değil, iki bedenin şehvetide kaplamıştı etrafı...






Kurgum hakkındaki görüşleriniz benim için çok değerli. Lütfen okuyan herkes kendi görüşlerini yazsın.

Teşekkürler...  
 





Boran Music Önerisi :     Andreas School -
                                            Largo di handel


Minik Tavşanım           ( Tekrar Düzenlendi )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin