0.2

56 9 3
                                    

( 1 hafta sonra )

" Baba kookie nerde ? "

Üstünde pastel mavi ceket'iyle siyah kıravatını düzeltmeye çalışan babası , gözlerini kızıyla buluşturup, hafif tebessüm etti.

" Hayır kızım bilmiyorum. Biliyorsun ki kurabiye için geri dönecektir. "

Genç kız babasının verdiği cevapla hafif tebessüm etmişti , ama sonra babasının verdiği sözü hatırlamıştı.

" Baba hani bu gün birlikte vakit geçirecektik ? "

Adam oldukça bayık olan bakışlarını kızına çevirdi.
Kesinlikle onunda dinlenmeye ihtiyacı vardı. Sonuçta Seul'un en iyi teksilt markasının sahibiydi ve bu oldukça yorucuydu.

" Bende isterim kızım ama ... Bu aralar işler yoğunlaştı ondan dolayı tatil olayını ertelememiz gerekiyor . Ama sana söz , işler durgunlaştığında seninle birlikte büyük bir yurt dışı seyahatine gidebiliriz . Anlaştık mı ? "

Genç kız ortaya tatlı bir göz devirme bıraktı ve merdivenlere doğru yöneldi. Bir kaç adım attıktan sonra yerinde durup , kafasını arkasına çevirdi.

" Eğer akşam çikolatalı dondurma getirirsen anlaşabiliriz... "

" Ama sakın fıstıklı olmasın !
Fıstıktan hoşlanmadığımı sende biliyorsun . "

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

( 2 saat sonra )

" Nerdesin kookie ! "

Genç kız artık yorulmuştu. Bir süredir tavşanını arıyordu. Kendini koltuğa attı ve düşünmeye başladı . Hadi ama nerde olabilirdi !

Aklına bir hafta öncesi gelmişti ve o ürkütücü ev .

Acaba yine oraya mı gitmişti ?

Ayağa kalktı ve bahçeye ulaştı. Evi analiz edecekmiş gibi gözlerini kısarak baktı.

Ne olabilir ki sadece bir ev ... Üstelik geçen günde evin içine girmişti.

Ama sadece bir kısmına...

Sonunda eve doğru yürümeye başladı. Bahçenin kırık çitinden içeri girdi. Arka bahçedeki kapının açık olduğunu görünce beklemeden içeri girdi.

Koca evde sadece onun ayağının altında ezilen tahta parçalarından , evin eski ve tahtalarının çürüdüğünü anlamıştı. Hemen buradan çıkmak ilk dileğiydi .

Odalara yavaşça göz gezdiriyordu. Korkudan ellerinin bile titrediğini daha yeni fark etti.

Tüm odalara baktıktan sonra son bir oda kalmıştı.
Yavaşca yaklaştı ve odanın kapısını açtı. Odanın içine doğru ilerledi .

Odanın tam ortasına geldiğinde onu görmüştü.

" Kookie... "

Bu ev onu o kadar ürkütmüştü ki. Seside cesaretiyle birlikte azalmıştı.

Tavşanı bir gardırobun , duvarla arasına aldığı boş köşenin başındaydı. Yavaşça yaklaştı ve tavşanın yanına geldi. Yavaşça tüylerine dokundu.

" Kookie nelerdeydin ? Beni çok kor... "

Ayağa kalkmak için başını kaldırığında , orada bir kapı olduğunu fark etti. Ne kadar korksada büyük bir merak içerisindeydi ve kapıyı açarak buna yenik düştü. Hiçbir ışık olmadığından dolayı çok korkuyordu genç kız. Sanki tavşanıda korkuyormuş gibi hissetmişdi ve başını okşamaya başlamıştı tavşanının.

Hala ilerlediği bu karanlık yolun sonun gelmesini istiyordu. Yürümeye devam ederken bir anda kafasını bir kapıya çarptı. Kafasının ağrısını umursamamıştı, genç kız. Şu an içindeki merak onu yönlendiriyordu.

Yavaşça kapıyı itmeye başladı. Kapıyı tamamen açtığında , gördüğü manzara yüzünden hafif gerilemişti.

Bütün odanın içi rengarenk ilaçlar ve genç kızın midesinin kaldıramıyacağı küçük hayvanların parçaları vardı. Yaklaştı ve daha yakından bakmaya başladı. Kertenkele , kurbağa gibi hayvanlar vardı. Neden bunlara ihtiyaç duymuştu.

Sonra birtakım sesler duymaya başladı. Buraya birisi geliyordu. Genç kız telaş içerisinde etrafına bakmaya başladı.

Ne yapıcaktı şimdi ?




Opera Önerisi =

Carmen: "L'amour est un oisea rebelle"
( Elina Garanca )

Minik Tavşanım           ( Tekrar Düzenlendi )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin