Haoxuan gözünü hastanede açtı. Yavaşça etrafına baktığında yatağının yanındaki sandalyede uyuyakalan Zhi Ming'i gördü. Ayağa kalkmak istedi fakat başı o kadar ağrıyordu ki geri uzanmak zorunda kaldı.
"Zhi Ming." diye çağırdı arkadaşını Haoxuan. Zhi Ming adını duyduğu anda uyandı.
"Haoxuan? Uyandın mı?" Zhi Ming arkadaşının yanına geldi hızla. "Başın ağrıyor mu? Halsiz misin?" derken sesi oldukça telâşlaydı.
"Neden buradayım ki?" Haoxuan sorduğunda Zhi Ming başını aşağı dikti ve olanları hatırladı. Terkedilmiş evden çıktıktan sonra Haoxuan'ın sakinleşmesi Zhi Ming'i mutlu etmişti. Ama sadece birkaç dakika sonra Haoxuan yine çığlık atmaya, bağırmaya ve kendisinin Xueyang olduğunu iddia etmeye başlamıştı. Ardından bayılmış, Zhi Ming de arkadaşını hastaneye götürmüştü. Hastanede ise Haoxuan'ın şu sıralar çok fazla uyku hapı almış olduğunu, bu nedenle de halüsinasyon görme ihtimali olduğunu öğrenmişti.
"Zhi Ming, konuşsana." Haoxuan kaşını çatmış, arkadaşının konuşmasını bekliyordu.
Şimdi şunları konuşmanın zamanı değildi.
"Haoxuan, önce bir sakinleş. Su ister misin?""Hayır, yalnız kalmak istiyorum." deyip pencereden dışarı bakmaya başladı.
"Tamam." Zhi Ming çıkmadan önce kapıda durdu. "Bir şeye ihtiyacın olursa buradayım." dedi ve odayı terk etti.
Hepsi yalandı. Xingchen, Xueyang... Hepsi hayal ürünüydü. Gerçek olsa bile Xingchen'in geri dönme olasılığı yoktu. Her şey geçmişte kalmıştı. Haoxuan yanlışlarını hiçbir zaman düzeltemeyecekti. Artık Xingchen yoktu. Gerçekleri kabul etmeli ve hayatına devam etmeliydi.
İç çekti ve gözlerini dinlenmek için kapatacakken, duyduğu meleksi sesle hemen gözlerini açtı.
"Xueyang?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
candy // whx & sjy
Fanfiction" Eğer içimdeki şeytanlardan kurtulursam, beni affeder misin ? "