Zhi Ming on dakikadır karşısındaki yemeğini yemeyen arkadaşına sordu. ''İyi misin? Bir sorunun mu var?"
"Ha?'' dalmış olan Haoxuan bu garip sesi çıkardıktan sonra kafasını salladı. ''Hayır. İyiyim." dedikten sonra çatalı eline alarak yemeğini yemeye başladı.
Genelde okuldan önce kafeye gider ve birlikte kahvaltı ederlerdi. Böylece güne enerjik ve mutlu başlamış olurlardı. Bugün ise farklıydı sanki. Haoxuan çok düşünceli gözüküyordu. Zhi Ming ve Yu Huang da bunu farketmiş ve nedenini sormuşlardı fakat Haoxuan söylememekte kararlıydı.
"Arkadaşlar, yakınlarda terkedilmiş bir ev varmış. Gidip bir bakar mıyız bugün?" Yu Huang heyecanla söyledi. Grubun en korkağı o olsa da böyle şeyleri merak eden de hep o oluyordu. Hem yanlarında Zhi Ming de vardı, kim zarar verebilirdi ki onlara?
"Bugün işim var.'' dedi Zhi Ming ve yemeğini yemeye devam etti.
"Benim de." Haoxuan da arkadaşına katılıp kestirip attı Yu Huang'ın teklifini. Aslında okuldan sonra yapacak hiçbir bir şeyi yoktu. Sadece hemen eve gidip uyumak ve rüyasının devamını görmek istiyordu.
"Çok sıkıcısınız be." diyen Yu Huang somurttu "ama o zaman yarın gideriz" diye diretti yine de.
Son ders o kadar sıkıcıydı ki Haoxuan başını masaya koyarak gözlerini kapattı. Zaten en arka sırada oturuyordu. Hiç kimse onu farketmezdi bile. Rüyasında gördüğü adamları düşünmeye başladı. Neden böyle bir rüya görmüştü ki? Acaba ne anlama geliyordu? Arkadaşlarına anlatmalı mıydı? Neden siyahlı genç kendisine benziyordu? Kafasında o kadar cevapsız sorular vardı ki...
• • •
"Xiao Xingchen, benimle gel.'' siyahlı genç adam büyüğünün elinden tuttu ve ormana doğru koşmaya başladı
"Bekle, çok hızlısın.'' Xingchen adındaki adam onu sürükleyenin hızına yetişemiyordu.
"Seni kucağıma almamı ister misin?" siyahlı olan bunu derken kıkırdamıştı.
"H-hayır teşekkürler." diyen Xingchen kafasını aşağı eğerek bıyık altından gülümsedi.
Siyahlı olan Xingchen'in elinden daha da sıkı tutarak ormana doğru hızlandı. O kadar sıkı tutmuştu ki, sanki büyüğü elinden kayıp gidecekmiş gibiydi tutuşu. O kadar hızlı koşuyordu ki, sanki gerçeklerden kaçıyormuş gibiydi koşuşu.
"Geldik." diyen siyahlı genç adam sonunda durmuştu.
Xingchen şaşkınlıkla sordu. "Neredeyiz ki?''
Hiçbir şey görmüyordu. Ama görmesine ihtiyacı da yoktu çünkü diğerine güveniyordu. Ona bir zarar vermezdi sonuçta, değil mi?Haoxuan'ın kalbi hızla atmaya başlamıştı bir anda. Bir yanlışlık var gibiydi.
Beyazlı olanın gözleri kanamaya başladı. Gözlerini kapayan beyaz parça artık kırmızılar içerisindeydi. Siyahlı olan ise kahkaha atıyordu.
Bu ne tür bir kabustu? Neden her gün aşkla baktığı adama şimdi nefret ediyormuş gibi bakıyordu? Bağırıyor, bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.
"Sen yaptın! Suçlusu sensin! Sen sorumlususun! Her şey... her şey senin yüzünden böyle oldu!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
candy // whx & sjy
Фанфіки" Eğer içimdeki şeytanlardan kurtulursam, beni affeder misin ? "