Önümüzde ilerleyen Sana, Yuta, Ryujin ve Beomgyu'nun satranç çalışma odasına ilerliyorlardı. Saçlarımı karıştırıp ilerlemeye devam ettim. "Selam!" Duyduğum tanıdık sesle göz devirip yürümeye devam ettim. "Neden beni görmezden geliyorsun?"
Derin bir nefes alıp yanımda yürüyen Daniel'a döndüm. "Bak, hislerinle ilgilenmiyorum. Hoş, bunun sen de farkındasın." Omuz silkti. "Sana aşık olduğumu söylüyorum Jihyo, neden saygı duymuyorsun?"
Ofladım. "Saygı duyuyorum, ancak bu saygımı sana belli etsem beni çok yanlış anlarsın Daniel." Derin bir nefes aldım. "Ayrıca şu an odaklanmam gereken bir satranç turnuvam var." Güldü. "Aynı turnuvaya çalışıyoruz Jihyo. Ama sen benim için o turnuvadan daha önemlisin."
İç çektim. "Ama satranç benim için senden daha önemli." Kafa salladı. "Pekâlâ bir iddiaya girelim seninle Jihyo." Kafa salladım. "Kabul." Güldü. "Ama daha ne olduğunu duymadın ki?" Omuz silktim. "Her türlü kazanacağım zaten."
Gülümsedi. "Pekâlâ Jihyo. Bu bir haftanın sonunda, okulda düzenlenen satranç turnuvasında karşına çıkacağım. Eğer yenilirsen seni okul koridorunda öpeceğim Jihyo. Basit bir öpücük değil." Göz kırpıp yanımdan gittiği anda gözlerimi büyülttüm.
Bu kadar çabuk kabul etmemeliydim bu iddiayı.
Ya kaybedersem?
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
