0.1

597 47 22
                                    

Kantinde yemeğimi ağzıma tıkıştırırken, Ronnie bana eşlik ediyordu. Bugün yine takip etmeyi bıraktığım diyetlerinden birini yapıyordu. Ronnie kilolu değildi ama takıntılıydı. Hayley Tarver'ın ona kiloları ile alakalı kurduğu cümleden beri zayıflamaya çalışıyordu. Bunu da her gün denediği farklı diyetler ile yapmaya çalışıyordu. Hayley Tarver tam bir sürtüktü ve insanları nasıl zayıf yönlerinden vurmasını iyi biliyordu.

Salatasını yerken, "Jordan diyet yapmaya devam edersem benden ayrılacağını söylüyor," diye mızmızlandı. Of, ağzında yemek varken konuşmasından nefret ediyordum ve Ronnie bunu yapmaktan asla vazgeçmiyordu. Tabağımdaki bezelyelerden birini ona fırlatırken, "Ağzını kapat," diye homurdandım.

Saçına yapışan bezelye sosunu tiksintiyle bakarken beni şuracıkta dövmek istediğini biliyordum. "Iyy, bu iğrençti," dedi şok olmuşçasına saçlarına bakarken.

"Sen bir de yemek yerken kendini gör," dedim çantamdan çıkardığım peçeteyi ona uzatırken. Eli hemen peçeteyi kavradı ve saçındaki bezelye sosunu temizlerken, "Evet, her neyse," diye cevapladı. Peçeteyle işi bittiğinde top haline getirip sağ tarafında bulunan çöp kovasına fırlattı. Kılçıksız isabet etmişti.

Ronnie ve benim durumumuza baktığımızda arkadaş olmamız için hiçbir ortak noktamız yoktu ancak bu sömestr ortak derslerimizin olduğunu keşfettiğimizde birlikte takılmaya başlamıştık. O Katy Perry dinlerken ben Bill Withers dinliyordum. Tamamen farklı kafaların insanlarıydık ama yine bir şekilde birlikteydik.

"Yıl sonu balosu yaklaşıyor," diye ortaya konu attı. "Bu sene sen de katılmalısın, Val. Kendine bir kavalye bul. Ashton ile olan ilişkinin üzerinden uzun zaman geçti. Artık o şerefsizi unutma vaktin çoktan geldi." Konuşurken kaşları çatılmıştı. Ashtondan hoşlanmadığını biliyordum. Ronnie'ye göre Ashton, çıkarcı bir pislikti.

"Ondan hala hoşlandığım falan yok, Ronnie. Ashton ve ben uzun zaman önce bittik," dedim saçımı kulağımın arkasına sıkıştırırken. Of, Ashton'u unuttuğum falan yoktu. Eskisi kadar özlemesem ve yokluğu canımı acıtmasada, hala onu koridorda gördüğümde aptal kalbimin sıkışmasını engelleyemiyordum.

"Bu rolle sana Teen Choice Ödülü vermezler ama ısrar etmeyeceğim. Şimdilik," göz kırptı ve omzumun arkasına bakarak kocaman gülümsedi. Baktığı kişinin Jordan olduğunu anlamıştım çünkü Jordon çok kıskançtı ve Ronnie'de onun yanında erkekler hakkında konuşmamaya dikkat ediyordu. Jordon yanımdan geçti ve sevgilisinin dudaklarına kısa bir öpücük bıraktı. Üzerinde basketbol forması vardı. Büyük ihtimalle spor salonundan gelmişti. Ronnie'nin yanındaki boş sıraya oturdu ve kolunu onun omzuna koydu. Saçlarının arasına bir öpücük kondurdu ve kendini geri çekti gülümserken. Bana kısa bir selam verdi, "Selam, Valerie." Onu başımla onayladım.

Telefonumun titremesi ile elimi cebime attım. Ekranı açarken bildirimlerde beş okunmamış mesaj gözüküyordu. Numaraya baktım ama gizliydi. Merak ve kafa karışıklığı ile mesaj kutusunun üzerine tıkladım.

Bilinmeyen numara: 1060. sokağın oradaki mağazayı biliyorsun değil mi?

Bilinmeyen numara: Havalı elbiseleri olan.

Bilinmeyen numara: Bilsen iyi edersin.

Bilinmeyen numara: Çünkü bebeğim,

Bilinmeyen numara: Balo da yanımda o elbiselerden birini giymeni dört gözle bekliyorum.


Farewell || HoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin