-Bu hiçbir zaman benim savaşım olmamıştı. Bunca kalp ağrısı arasında bile insan hala su üstünde kalmaya çalışıyordu. Hatırlar mısın, mektuplardan başka bir şeyle sana ulaşılamazdı. Hep iş işten geçtikten sonra aşık olurdun Doran. - /Vera,
3 yıl önce2 eylül, saat 22.15
Genç bir kız silüeti gecenin ortasında gölgeler bırakarak ilerliyordu. Gece yarısına yaklaşık iki saat kadar kalmış olmalıydı. Topuklu ayakkabısı genç kızın az önce saptığı dar sokağın duvarlarında daha yüksek şiddetle yankılanmaya başladığında topuklu ayakkabılarından bir çırpıda kurtulmuştu.
Henüz eylül başıydı. Havada kırık dökük bir soğukluk vardı. Havalar birden soğuyup ısınmıyor, bir düzen içinde kimseyi ürkütmeden kış geliyordu. Yalnızca, ağaçlar yapraklarını döküyor ve çıplak hale geldikçe kışı daha bir korkunç hale getiriyorlardı. Bu sokakta, genç kızın döndüğü sokakta hiç ağaç yoktu neyse ki.
Evden çıktığından beri peşinde birileri olduğundan şüpheleniyordu. Karanlıkta kızın bıraktığı gölgesine saklanmış gibi, göremediği ve göremedikçe daha bir panik olduğu biri vardı ardında. Kolundaki gri saate baktı. Abisinden hatıra kalmıştı.
22.25
Zaman ne kadar hızlı geçiyordu.
İşlek bir caddeye çıkmak yerine bir ara sokağa sapmak akıllıca bir seçim değildi ama genç kızın kafası o kadar dağınıktı ki peşinde onu takip eden sorun dahi ikinci planda kalmıştı. Hem kim olabilirdi? Gecenin köründe zil zurna olmuş evsiz bir adam? Saptığı bu ıssız sokakta başına gelecekleri kabul etmiş mi oluyordu şimdi? Kimsesiz bir kızı takip edip ne yapmayı düşünüyorlardı?
Vera Karayaz, 19 yaşına basmak üzere sıradan bir genç kızdı. Dönüp bakıldığında O'nun ilgisini çekebilecek hiçbir özelliğe sahip değildi. Sarışındı. Uzun dalgalı saçları pembe cılız omuzlarından dökülürdü. Minik bir burnu yoktu. Oysa hep öyle olsun istemişti.
İlgi çekici bir kız değildi Vera. Ancak aşık olmaya ihtiyacınız olduğu bir zamanda gözünüze hoş gelebilirdi bir ihtimal. Çok farklı bir hikayesi de yoktu aslında. Acısı tanıdıktı. Herkes kadardı. Yalnız, o geceye özgü genç kızı herhangi birinden ayıran ufak bir ayrıntı vardı. Vera, alabildiğine sinirliydi 2 eylül gecesi. Öfkesi boğazından yükseliyor, genzini yakıyordu.
Issız bir sokağa, elbisesinin üzerine geçirdiği kalın kapişonlusuyla sapmış son üç aydır yaptığı gibi, yine abisinin öldürüldüğü o bara gidiyordu. Abisinin öldürüldüğü ve geride kafayı tırlatmış bir anne bıraktığı o bara gidiyordu. Her gece yaptığı gibi oraya gitmek ve öfkesini yıkabileceği birilerini bulmak istiyordu. Abisine bunu yapanları bulmak, halihazırda 3 kişilik ailesine bu darbeyi indirenlerden bilinmez, belki kendi aklınca intikam almak istiyordu.
Orta halli bir aileden geliyordu. Babasının terk ettiği annesi çalışmayı bırakmayıp onlara güzel bir gelecek kurmak için didinip durmuştu senelerce. Abisi gecenin gündüze bağlandığı bir saatte yabancı bir barın ücra bir ara sokağında ölü bulunmasaydı da böyle devam ederdi eminim.
Şimdiyse üç aydır annesi ağlamaktan başka bir şey yapmıyor, polis yahut avukatlar sokak kavgası demek dışında ağızlarını açıp tek bir kelime etmiyorlardı. İçini soğutacak bir kelime dahi duyamıyordu. Genç kadının, o 2 eylül gecesi bu denli öfke dolu olmasının sorumluluğu bahsi geçen herkes arasında eşit pay edilmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vera'nın İntihar Mektubu
JugendliteraturHayatımı avuç içlerinde geçirmek isterdim, hatırladın mı? Dudaklarına değmeden sabaha uyanmamak, kulplu çay bardağının etrafına sardığın avucunda ölmek isterdim. Ben hep ölmek isterdim sahi... Hiç geçiremediğim, benden çalınmış hayatı send...