ep.4

93 14 26
                                    

Jin Longguo – Irresistible

"Siri! Geonhak Bebeğim'i ara!" dediğimde otobüsteki bütün kafaların bana baktığını hissetmiştim. Lanet girsin. Bunu acilen düzeltmem gerekiyor.

Telefonu kulağıma tutup Geonhak'ın açmasını bekledim. Ne kadar uyuz bir insan. İki saattir açmasını bekliyordum. Heh! Açtı.

"Efendim bebeğim?" dediğinde nefesimi verdim. Göt herif.

"Ya şunu demeyi kes. Bir daha aramıyorum seni!" dediğimde telaşlı bir şekilde cevapladı.

"Lan sakın! Saçmalama. Yapma öyle bir şey. Neyse benim meşgul bir insan olduğumu bilmiyor musun? Neden aradın hayatım?" son kelimeye kadar gayet sakindim. Hayatım kelimesinden sonra alaylı bir şekilde sinirlendim.

"Yeter be. Deme şöyle sözler! Kulağımı  şey ettin. Neyse sus ve beni dinle" dediğimde susmuştu. Boğazımı temizleyip konuşmaya devam ettim.

"Şu an otobüsteyim. Bana Seungwan'ın evine nasıl gidebilirim, tarif et? Eminim ki biliyorsundur." dediğim de başta mırın kırın yapmıştı.

"Daechwi Durağı'na geldiğinde in ve sağ tarafa doğru yürü. Sol tarafından kuş sesleri gelecek. Parkın içinden kuş sesi gelir hep. Parkın içine değil de sağ tarafa dön ve yürümeye devam et. Ardından tekrar sağa dön ve karşıya geçip birkaç adım düz ilerle.  Seungwan'ın evinin önüne gelmiş olursun" demişti.

Yol tarifini aklıma kazıdıktan sonra telefondaki kişiye geri döndüm. "Teşekkürler Geonhak. Akşam bize yemeğe gelmeye ne dersin?"

"Düşünmem lazım. Bi programıma bakmam gerek. Sana sonra haber veririm."demişti.

"Tamam o zaman. Kapatıyorum" dedikten sonra Geonhak da beni onaylayan sesler çıkarmıştı.

Telefonu cebime koydum. Elimi tam demire uzatıp tutacakken otobüsün frene basıp durmasıyla sendeledim.

Elimde bir sıcaklık hissettiğim de dengemi toparladım. Elimi bir el sımsıkı tutuyordu. Tuttuğu elimi demire yerleştirdi ve üstüne kendi elini koydu. Bu narin ve yumuşak ellerin sahibi kimdi acaba?

Başımı bulunduğu yere çevirdim. Burnuma dolan parfüm kokusuyla kim olduğunu tahmin etmiştim. Ama bunu belli etmeyip onun neler yapacağını bekleyecektim.

Elimin üstünden demiri tutuyordu. Diğer boşta kalan elini saçlarıma götürüp alnıma düşen saçlarımı gözümün önünden çekti. Saçlarımla biraz uğraştıktan sonra elini bu sefer de yanağıma koydu. Derin bir nefes vermişti Seungwan.

Ardından düğmeye basma sesi duydum ve elimin üzerindeki el ile yanağımın üzerindeki el çekilmiş. Parfüm kokusu DA uzaklaşmıştı. Otobüs Daewchi durağında durduğunda kapılar açıldı ve Seungwan'ın indiğini düşünerek arkasından bende indim.

Otobüs uzaklaştığı sırada sağa doğru yürürken ona bağırdım. "SEUNGWAN!"

İlerleyen adım sesleri susmuştu. Dümdüz ilerlemeye başladım. Sol tarafımda kuşlar cıvıldarken durdum.

"Seungwan, sensin, değil mi?" Elimi ileriye doğru uzattım. "Bu el senin elini tanıyor, bu burun senin kokunu biliyor Seungwan." dediğimde birkaç adım atıldığını duydum.

Ardından bir ağlama sesi. Kaşlarımı çattım ve endişeli bir şekilde soru yönelttim. "Sen ağlıyor musun? Neden ağlıyorsun Seungwan!?"

𑁍 light to my darkness Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin