Ayağa kalkıp kucaklasan sonra da bağrına bassan, çok mu abartı olur?
Aksine hiçbir harekette bulunmadan,
yerinden kımıldamadan, koltuğunda oturmaya devam etsen, gözgöze bakışsanız, ayıp mı olur?Oysa daha önce yüzlerce kez hazırlık yaparsın, kendi kendine provalar üstüne prova ile nasıl karşılayacağını, nasıl karşılanması gerektiğini, en ince ayrıntısına kadar, her şeyi, düşünmüşsündür.
Kapıda karşılayacaksın onu.
İlk başta gözlerine bakmayacaksın, zira buna kalbinin dayanamayacağını bilirsin.
Nefesin kesilmesin diye saçlarının kokusunu içine çekmemek için sıkacaksın algılarını.
Sesini duyduktan sonra bayılmamak için ilk konuşmayı kendisi yapacak.
Elini uzatmayacaksın. Zira uzattıktan sonra tenler birbirine değecek, kalbinin pompaladığı kan bir anda parmak uçlarına hücum edecek ve onsuz geçirdiği günlerin hasretiyle bir daha bırakmayacak.
Aklını başka diyarlara zorunlu seyahate göndereceksin. Aklın ondayken onun
dışında bir şey konuşman mümkün değil. Aslında onun dışında bir şeylerden bahsetmenin israf olduğu kanaatindesindir, ama bunu karşıdaki yanlış anlayabilir. Ya da sen yanlış aktarabilirsin. Böyle bir riski almaya hiç gerek yok.Kısacası ruhun terk edecek bedenini; ama beden orada kalacak.
Şimdi muallâktasındır…
Bir salise olsun senin aklından çıkmazken, o ise bir kere çalmamıştır gönül kapını.
Dağıtmamıştır başındaki efkârlı bulutları.
Bir bakış atsa yeterdir yüreğindeki çiçekleri yeşertmeye.
Lakin o başkasına ait gönülleri işgal etti hep.
Onun için en iyi yol yüreğine başvurmaktır. O sana doğru olanı muhakkak gösterir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Altında Kimse Isıtmadı Ellerimizi
PoetryKıyıda köşede karaladıklarım! Yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumanlar!