Zorlukla da olsa geçmişin perdesini kapattı...ama hala kendine gelememişti...yanında defalarca onu çağıran kızını duymaması da bundandı.Genç kız bir kez daha ama bu sefer yüksek sesle annesine seslendi.Bu sefer başarılı olmuştu.Hünkar kızının sesiyle irkilerek sanki güzel bir rüyadan uyandı.
"Annecim..."
"E-Efsun..ne oldu birtanem sen ne zaman uyandın?"
"5 dakika falan oldu uyanalı.Bana bir şey olmadı ama sana oldu qaliba,...daldın yine...onu mu düşünüyordun?"
"Öylesine daldım...nerden anladın onu düşündüğümü?"
Efsun gülümseyerek Hünkarın yanağından öpüp başını onun omzuna yasladı.
"Ben anlarım...gülümsüyordun...elindeki papatyayı sıkı-sıkı tutmuş karşıya bakıp gülümsüyordun...eski anılarınızı mı hatırladın?" Hünkar Efsunun onu bu kadar iyi tanımasına şaşırsa da sonra bu durumun normal olduğunu düşündü.Netice de hayatı anlamaya başladığı zamandan ona her şeyini anlatmıştı.Ali Rahmeti...Demiri...memleketini...kendisinin evlatlık olduğunu ve daha başka bir sürü şeyi anlatmıştı.Efsun yaşına göre olgun bir kızdı.Evlatlık olduğunu öğrenince bir süre düşünmeye ihtiyacı olduğunu söylemiş,Hünkar da bu durumu anlayışla karşılayıp onu kendi dünyasına bıraksa da asla yalnız bırakmamış onun düşünce fırtınasında kaybolmasına izin vermemişti.
Efsun da nihayet kararını vermiş ona yıllarca annelik edip bağrına basan kadına sığınmıştı.Onlar gerçek anne-kızdılar.Her zaman destek olmuşlardı bir-birlerine..
"İlan-ı Aşk etdiğimiz günü hatırladım...daha doğrusu ilk ben etmiştim.O da "Hünkar ben de sana aşık oldum" dediğinde sevinçten boynuna atlamıştım..sonra yaptığımın farkına varınca utançtan kıp-kırmızı olmuştum." Hünkar papatyayı eline aldı ve devam etti..
"O gün vermişti bana bu papatyayı...bu günü unutmamak için bunu hep sakla demişti...ayrılsak bile atma demişti bana"
"Sen de sözünü tuttun..sakladın.." dedi Efsun
Hünkar başını evet anlamında başını sallamakla yetindi.
" Müebbet vermişlerdi değil mi, anne?"
Hünkarın yüzündeki gülümseme yerini öfkeye bırakıp yok olmuştu.
"Evet delili olmadığı için müebbet verdiler...daha doğrusu verdirtdiler.."
"Suçsuz yere bir ömür..." dedi Efsun kısık sesle
"Neyse hadi güzel şeylerden konuşalım...bunu yapan o iblisin cezası çok yakın..."
Efsun Hünkar daha fazla sinirlenmesini istemediği için konuyu kapattı.Hünkarsa sinirini geçirmek için pencereden bakıyordu.Sonra gülümseyerek Efsunun saçlarını okşadı.
"Odanı nasıl dekore edeceksin?" dedi neşeli bi sesle
"B-ben mi dekore edeceğim?" dedi Efsun şaşırmış bi ses tonuyla
"Tabi ki sen dekore edeceksin şaşkın kız! Tasarımcı ola bilirsin ama dekorasyon fikirlerin harika...hem o odada sen kalacaksın.O yüzden sen nasıl istersen öyle olmalı değil mi?"
"B-ben ne diyeceğimi bilemiyorum anne! Çok teşekkür ederim! Seni çok seviyorum" diyip Hünkarın boynuna sarıldı
"Dur boğulucam deli kız!Ben de seni çok seviyorum...ama biraz bekleyeceksin..çünkü önce İstanbulda kalacağız 1 hafta"
"İstanbul mu? Neden ki?"
"İşlerimi yoluna koymam lazım...netice de yıllardır uzaktan yönetiyorum"
"Tamam annecim" diyerek kulaklığını taktı Efsun.Hünkarsa olacakları düşünüyordu.Ne olacaktı? Adnan onu karşısında görünce ne tepki verecekti?Ali Rahmete kavuşa bilecek miydi?Kavuşacaktı!Her ne olursa olsun kavuşacaktı!Peki ya oğlu?Demir onu görünce ne yapacaktı? Hatırlayacak mıydı?Küçüktü Hünkar gittiğinde...büyümüştür şimdi 31 yaşında olmalıydı.Kesin çok yakışıklı olmuştur diye düşündü Hünkar.Peki her şey Hünkarın beklediği gibi mi olacaktı?
....
Adnanla Sevda içeri geçti.Demir Züleyha Adnan kahvaltı yapıyordu masada.Leyla bebekte Züleyhanın yanında bebek arabasındaydı.
"Günaydın çocuklar!" dedi Adnan neşeli bi sesle
"Günyadınnn" dedi Demir ve Züleyha aynı anda.Güle eğlene kahvaltılarını ettiler.Onları bekleyen süprizden habersizce....
....
Kahvaltıdan sonra Adnan şirkette çalışırken kilitli çekmecesini açtı.İçindeki fotoğrafı çıkarıp uzunca baktı.
"Ahh Hünkar....28 yıl oldu..." Hünkarın yüzünü okşadı fotoğrafta.
"Kendin ettin be Hünkar...sonunu getirdin kendi ellerinle...benim olmalıydın sen...sadece benim! Söylemiştim sana ya beni seveceksin...ya da öleceksin! Sen ölmeyi seçtin...silmedin o adamı kalbinden... ne oldu peki? Öldün! Oğlunu,sevdiğin adamı bırakıp gittin..şimdi sen mezarda...sevdiğin hapiste...oğlunsa benim yanımda!Keşke bir aile olsaydık seninle...kaderine razı gelmedin ve ölüme yürüdün...ama ben seni hala seviyorum...doğum günün ve ölüm günün kutlu olsun karıcığım!
Fotoğrafı yerine koydu ve önündeki kadehteki içkiyi yudumlamaya başladı
.
.
.
.
.
.
Merhaba arkadaşlar! Uzun yazmaya çalıştım umarım sıkılmazsınız...Hikayenin gidişatı için bu bölümler önemli.Yorum ve votelarınızı bekleyeceğim...görüşlerinizi belirtin..
Keyifli okumalar!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Efsane Kadın"
Ficción General"S-sen g-gerçek olamazsın...bu imkansız!" dedi adam titreyerek."Hoşbuldum...seni görmek ne güzel kocacım? Bende seni özledim" dedi kadın gülümseyerek.Kadının attığı her adımda adam geriye gidiyordu.Kadın adamın yanına geldi yavaşca kulağına yaklaşıp...