1

83 6 2
                                    

🎶someone you loved-lewis capaldi🎶

Bazı anlar olur, o anları asla ama asla unutmak istemezsiniz, unutamazsınız, ama size en çok zarar veren şey de bu anılardır. Hatta bazen keşke bu anılar hiç yaşanmasaydı dersiniz. Fakat şimdiki sizi siz yapan şey bu anılardır.

Hayır, sizi siz yapan bu anılar değildir. Sizi siz yapan o anıları paylaştığınız kişidir. Siz anıları unutmak istemezsiniz, o kişiyi unutmak istersiniz. Ama o kişiyi unutamayacak kadar çok seversiniz. Ne kadar o kişi sizin canınızı acıtsa da o kişiyi her türlü seviyorsunuzdur!

Genç adam o sesi duydu. O kalın ama acıklı sesi. Genç adam sese doğru yürüdü. Sanki Adem'in cennetten kovulacağını bile bile o elmayı yemesi gibi sese daha fazla yaklaşıyordu. Sese daha fazla yaklaştıkla birinin şarkı söylediği anlaşılıyordu. Genç adam sarhoş olmuş gibi yaklaşıyordu sese. Hoştu.

Başka bir genç adamın sesi genç adamı büyülemişti adeta. Genç adam koridorun sonunda kalan odanın hafif aralanmış kapısından odanın içine bakmaya çalıştı.

Belki de ilk o zaman görmüştü onu, ona bakmamıştı onu görmüştü. Gördüğü an sanki üstüne bir anda yağmur yağmaya başlamıştı. Çocuk şarkıyı öyle bir hüzünle söylüyordu ki sanki dünyadaki her çeşit acıyı yaşamış gibiydi.

Now the day bleeds,
(Şimdi gün akıyor.)

İnto nightfall
(Akşama doğru)

And you're not here.
(Ve sen burada değilsin...)

To get me through it all
(...her şeyi atlatmam için.)

Genç adam, onu daha iyi görebilmek için kapıyı biraz daha araladı. Çocuk şarkı söylerken sigarasını içiyordu. Çocuk sigarayı bir kez daha içine çekti. Sigara buharı ciğerlerine kadar girdi. Sonra çıktı. Çocuk sigara küllerini yere atıyordu, müzik sınıfının içinde.

Genç adam yutkundu. Garipti, o anki durumu. Onu incelemeye başladı. Çok zayıftı. Bembeyaz bir teni vardı bu yüzden gözünün altındaki morluklar belli oluyordu. Eh, genç adam da göz altı morluklarını çok severdi. Hüzünlü sesin sahibinin üstünde canlı bir mor renkli tişört vardı. kesinlikle onun hüznü kilometrelerce ileriden anlaşılıyordu.

Çocuk bitmek üzere olan sigarasından son kez çekti. Gözyaşları akıyordu yere doğru. Genç adam yerçekimine lanet etti, onun gözyaşları yere düşüyor diye. Yerçekiminden nefret etti.

And then you pulled the rug.
(Sonra sen bütün desteğini çektin benden.)

I was getting kinda used to being someone you loved.
(Senin sevdiğin birisi olmaya alışıyordum.)

the ciggarette's ash | taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin