10

143 17 1
                                    

öncekileri atlamayin 3 bölüm birden attim

Elime aldığım kitaplarla dersliğime ilerlemeye başladım. Bay Irwin'in dersi vardı, bir süredir onu görmüyordum. Normalde bana yazdığından değildi, ya da sürekli gördüğümden. Sadece bir-iki aydır onu sürekli binada görmeye alışmıştım. Son mesajlaşmadan sonra, ki okuduğumda cinnet geçirip kendime kızmıştım, sadece bana kremi göndermişti. Dışında hiçbir şey yaşanmamıştı.

Kafam gidikken onunla konuşmamalıydım, parmaklarımdan pıtır pıtır kelimeler dökülmüştü ve cümleler resmen ona ondan etkilendiğimi haykırıyordu. O ise sadece gitmesi gerektiğini söylemişti. Bu bir çeşit reddetme miydi, bilmiyordum. Aslında anlattığımı anlayıp anlamadığını da bilmiyordum. Onu kastettiğimi. Ondan etkilendiğimi. Onu beğendiğimi. Anladı mı bilmiyordum, ve bir yorum da yapmak istemiyordum. Kalbimi kıracak bir adımı daha atmak istemiyordum.

Hızlı adımlarla sınıfa girip bugün kiraz rengi kazağımı giymiş arkadaşımın yanına oturdum. Violet ortamızda, Leonardo ve ben oturuyorduk, kısa süre gündelik şeylerden konuştuk. Ödevlerden, evet, gündelik şeyimiz bu. Maalesef.

Bay Irwin'i göreceğim için gerilirken içim de yanmaya başladığından suyumu çıkarıp lıkır lıkır içtim. İki yudumdan sonra tıkanmıştım bile. "Bana da versene." dedi Violet. Şişeyi uzatırken kapağı da sıranın üstünden ona itekledim. Şimdi başkasından hoşlandığımı ya da ondan hoşlandığımı anlamıştı. Tanrım. Acilen bunu düşünmeyi kesmeliydim.

"Sikik piç kurusu gelmemiş."dedi Leonardo bana Violet'in önünden eğilerek. "Yüzü yoktur. İftira attığını kameralardan herkes gördü sonuçta." diye lafa girdi Violet. Onaylar şekilde kafamı salladım. Cezamız verilirken bu idda da göz önündeydi ve kameralardan sadece dolaştığımız, sohbet ettiğimiz görülmüştü. Isaac ise kızarıp bozarmıştı.

"Şey ne ödev vermişti.. Bayan H-" Kapı çarpılırken gözlerimiz oraya döndü.

Bay Irwin simsiyah giyinmiş, önlüğünü de eksik etmemişti. Dövmesini görmek için deliriyordum, ama katiyen şu lanet şeyi çıkarmıyordu.

"Merhaba arkadaşlar, nasılsınız? Derse hazır mıyız?"

&

Gerçekten harika bir hayatım vardı. Gerçekten. Özellikle son zamanlarda. Gerçi bundan yakınamazdım, düşecek biri yok gibi profesörüne düşen bendim. Neyse, neden böyke başladığıma gelirsek...

"Resmen ders boyu ne söz verdi, ne suratıma baktı." dedim yorgana iyice gömülürken. "Ben bir şeyleri abarttım, ben kafamda büyüttüm. O sadece arkadaşça yaklaşıyordu ve ben tamamen yanlış anladım. Birkaç yıldır sürdürdüğüm rahibe hayatım bir arkadaşça adımda son buldu-"

"Kes artık sesini. Kafa açıyorsun şu an." dedi Violet. Bana çikolatalı yulaf, kendisine de muzlu yulaf hazırlıyordu. Sütle haşlaması bittiğinden iki dakikaya getireceğini düşünüyordum. "Ama gerçekten öyle oldu. Ben ne yapacağım? Durduk yere başıma iş açtım. Rahat batıyor bana." Sızlanarak kaseleri mutfaktan içeriye getirdi. Birini elime verip karşıdaki koltuğa otururken boşluğa bakarak yulafımı yemeye başladım. Kendi kendime triplere girmiştim işte. Adamın bir şey yaptığı falan yoktu.

"Kötü düşünme. Neden kötü düşünüyorsun ki? Belki de sadece tepkinden korkuyordur? Çünkü kimseye sana yakın olduğu gibi yakın değil. Belki biz yanlış yorumluyoruz ama bugün sen kafanı her eğdiğinde gözü senin üzerindeydi. Senden hoşlanıyor mu bilemem, ama Bay Irwin kesinlikle seni önemsiyor." Bir kaşık daha yerken ona eşlik ettim. Ben yemeye devam ederken bana umut veren konuşmasına devam etti. "Eğer onun yerinde olsan ne yapardın? Mesela eğer öğrencini beğenseydin?Empati kur. Öyle bir şey var diyip seni yanlış olabilecek bir yola sokmak istemiyorum ama bir şeyler var, bunu görebiliyorum."

Gerçekten düşündüm. Kendimi o şekilde hayal ettim. "Büyük sıçış." Gülümseyerek gözlerimi kapattım. "Herkes tarafından yargılanırdım. Onca kadın arasından, hastalıklı bir adam gibi öğrencim ha? Ve daha o ne düşünüyor bilmiyorum. Beni hastalıklı, iğrenç biri olarak mı görecek? Arkadaş gibi mi davranacak? Benden her gördüğünde kaçacak mı? Elimizde olan yakınlığı da korumam gerekir... Bu kadar soruyu çekmek istemezdim, hele benim için. Yani, onun yerinde olsam benden hoşlanmazdım." Gözlerimi açtım.

"Büyük sıçış." diyerek beni onayladı arkadaşım. "Siktir çekmelik olay. Ama bir şeyi engelleyemezsin. Aldığı yaş kadar beyni de vardır, bir çıkış yolu bulacağını düşünüyorum. Sana ulaşıp ulaşmayacağına bakmak ister misin? Arkamıza yaslanıp profesörü izleyelim."

"Sanki başka çaremiz varmış gibi." dedim derin nefes vererek.

"Ben bir şarap çıkarayım. Natalie'i arıyorum?"

"Ara."

Proffesor Irwin {a.i}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin