·3·

3.4K 466 223
                                        

Akşama kadar dışarda zaman geçirmiştik. Hastaneye dönmek istemese de peşimden hastaneye gelmişti.

Kimseye haber vermeden dışarı çıktığımız için Chan ve Woojin hyungdan azar işitmiştim. Ama yine de onunla geçirdiğim bu güzel günü kimse bozamamıştı.

Hastaneye geldiğimiz gibi Chan hyung, onu kontrol etmek için odasına götürmüş, beni içeri almamıştı.

Küçük bir kontrolden sonra Chan hyung odadan çıkmış ve ondan uzak durmam gerektiği hakkında bir şeyler gevelemişti.

İyileşmeyeceğini belirtmiş, hata durumunun daha kötüye gidebileceğini söylemişti.

Ona karşı çıktığımda ise üzülmemi istemediğini söylemişti.

Yapılan hiçbir tedaviye olumlu yanıt vermemişti ve üstüne üstlük durumunun daha kötüye gideceği hakkında bir sürü şey söylemişti.

Sakin adımlarla içeri girip yatakta boş boş etrafa bakan Minho'ya baktım. Bakışları beni bulunca gülümseyip yatakta dikleşti ve sırtını yatak başlığına dayadı.

"Neden uyumadın?"

"Uykum yok," diyerek omuz silkti. "Hem ben çocuk değilim erkenden uyuyayım."

"Ne yapacaksın peki?"

"Seninle konuşurum."

Yanına gidip yatağa oturup sırtımı yatak başlığına dayadım. Kafasını omzuma koyup "Yarın yine mi hiçbir şey hatırlamayacağım," diye sordu.

"Evet."

Dudaklarını büzüp kucağımda ki elimi elleri arasına aldı ve havaya kaldırdı. "Unutmak istemiyorum," diye fısıldadı. "Yani en azından seni unutmak istemiyorum."

"Beni unutamazsın zaten," deyip kahkaha attım. "Rüyalarına giriyorum ya hani."

İmalı sesime karşılık bir şeyler mırıldandı ve kafasını kaldırıp bana baktı. "Gıcık mısın? Öyle rüyalar görmüyorum."

"Tabii tabii, kesin."

Elimi fırlatırcasına bırakıp kollarını önünde birleştirdi. "Kes be. Uyuyacağım ben."

"Uyu uyu. Sonuçta rüyanda yine birlikte olacağız."

"Uykudan soğudum, yeminle."

Burnunu sıkıp kafasını ittirdiğimde tekrar dudaklarını büzdü ve kafasını omzuma koydu. Tekrar ellerimizi birleştirdiğime gülümsedi. "Hoşuna gidiyor, hm?"

"Bir günlük keyfim var onu da bozma ya."

Çenesinden tutup yüzünü kaldırdığımda merakla bana bakmaya başladı. "Bozmuyorum."

"Bozuyorsun."

"O zaman hemen düzeltelim," deyip dudaklarına yaklaşmaya başladığımda gülümsedi.

"Bu benim ilk öpücüğüm mü?"

Aramızda bir iki santim mesafe kaldığında durup "Evet," dedim.

"Ama bunu unutacağım," diye fısıldadı. "Diğer gün beni öptüğün de bu benim için yine ilk öpücük olacak."

"Bu bir sıkıntı değil."

"O zaman, elli tane ilk öpücük istiyorum. Yapacak mısın?"

"Yapacağım."

Dudaklarım dudaklarını kapattığında boşta kalan elimle yanağını okşadım. Tüm ilkleri bana ait olacaktı. O hatırlamasa bile.

...

Sonu niye saçma bitti amk ya...


First Kiss/ MinSungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin