·5·

2.9K 411 234
                                    

"Jisung, ona ne söyledin?"

"Hiçbir şey hyung."

Woojin hyung derin bir nefes aldı ve saçlarını karıştırdı. "Ona sakinleştirici yapmak zorununda kaldık."

Kafamı sallayarak onu onayladım. Tedavilere yanıt vermiyor oluşu sinirlerimi bozuyordu artık. Bir döngüde takılıp kalmıştı resmen.

Yanımdaki hareketlilik ile kafasını kaldırdım. Seungmin kolunu omzuma koyup "Onu rahat bırak artık," dedi. "Yapabilecek hiçbir şeyin yok."

"Olmalı."

"Yok işte," dedi Hyunjin kollarını önünde birleştirirken. "Kendini yıpratıyorsun, yapma."

"Hatırlayacak işte, inanıyorum."

"Jisung, kendine yazık ediyorsun," diye bağırdı Felix en sonunda. "Üzülen sen oluyorsun işte. Her sabah uyandığında seni hatırlamayınca yerle bir oluyorsun. Hatırlamıyor işte. Sende kendini daha fazla üzme."

"Onu rahat bırak," diye mırıldandı Changbin. "Hayatından çık ki bu yaşamına alışabilsin. Sende üzülmeyi bırakırsın."

"Ondan ayrıldığımda üzülmeyeceğimi mi sanıyorsunuz siz? Bu düşünceyi nerden çıkardınız, Tanrı aşkına? Onun bana ihtiyacı var, benimde ona."

"Onun sana ihtiyacı yok, Jisung." dedi Woojin hyung kafasını iki yana sallarken. "Ne de olsa seni hatırlamıyor."

"Bu konuşmayı kesin artık."

"Onun durumunu sen kötüleştiriyorsun," dedi Chan hyung. "Sen üzülme diye seni hatırlamaya çalışıyor fakat başarısız olunca daha da kötüleşiyor."

"Bu böyle devam ederse onu farklı bir hastaneye nakil ettiririm."

•••

"Minho-yah," deyip dudaklarımı büzdüm. "Ne çiziyorsun, artık gösterir misin?"

"Az bekle."

Kafasını kaldırıp kısa bir süre bana baktıktan sonra tekrar önündeki deftere döndü.

Uzamış saçlarını bir toka ile tutturmuş ve aşırı tatlı duruyordu. Kurşun kalemi dudakları arasına alarak bana bakmaya başlamıştı. "Neden öyle bakıyorsun?"

"Hiç," dedim omuz silkerken. "Ama biraz daha öyle durursan seni yiyeceğim."

"Hı hı. Neyse bitti bakacak mısın?"

"Tabii ki."

Yanına gidip yatağa oturdum ve önündeki defteri elime aldım. Dudakları arasındaki kalemi dişlemeye başlamıştı. Uzun bir süre resmi inceledim. Minho bu sessizlikten rahatsız olmuş gibi bir şeyler mırıldanıp omzumu dürtmeye başladı.

"Ee, nasıl?"

"Benim gibi harika bir modeli çiziyorsun, tabii güzel olacak."

Yüzünü buruşturup elimdeki defteri aldı. "Aman Bay Ego konuştu."

"Haksız mıyım? Yakışıklı bir model olurdum."

"Evet," diyerek beni onayladı. Ardından kaşlarını çatarak bana doğru döndü. "Ama model olursan bende katil olurum."

"Niye?"

"Çünkü bir model olsaydın tüm kızlar peşinde olurdu."

"Sen beni mi kıskanıyorsun, yerim seni."

"Hayır, kızlara acıyorum. Senin gibi aptal sevgilileri olur diye."

Kafasını ittirdiğimde kahkaha atarak arkasına yaslandı. Sinirle ona bakmaya başladığımda gülümsedi. "Yatağın altına girelim mi?"

"Ne yapacağız ki?"

"Senin şu erotik rüyalarını gerçekleştiririz."

"Ben öyle rüyalar görmüyorum ama girelim," diyerek yorganı kafamıza kadar çekmişti.

....

Çook saçma...


First Kiss/ MinSungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin