Yavaşça uyuyan bedene yaklaştım ve saçları ile oynamaya başladım. Çok tatlıydı. Ben onu hakedecek ne yapmıştım bilmiyorum ama iyi ki benimle birlikteydi.
Saçlarında ki elimi yavaşça yanağına götürdüm. Yanağına küçük bir öpücük kondurup gülümsedim.
Yavaşça gözlerini aralayıp bana baktı. Al işte yine başlıyorduk. Bana kızmasını ve kim olduğumu sormasını beklerken o beni şaşırtarak gülümsemişti.
"Günaydın."
Merakla ona bakarken dikleşip sırtını yatak başlığına dayadı. Yatağa oturup ellerimi yanaklarına yerleştirip "İyi misin," diye sordum. "Bugün biraz garip davranıyorsun."
"Nasıl davranıyorum, Jisung?"
Kaşlarımı çatıp ateşi var mı diye elimi anlına koydum. Pekala, ateşi yoktu ama niye böyleydi?
"Hatırlıyor musun?"
Kafasını yavaşça olumlu anlamda salladığında gülümsedim. Hatırlıyordu işte. Kollarını iki yana açıp "Sarılmayacak mısın," diye sordu merakla.
"Bilmem, sarılmalı mıyım?"
"Evet evet."
Onu kollarımın arasına aldığımda kıkırdayıp kollarını daha sıkı sardı belime. Kafamı boynuna gömüp derin bir nefes aldım. Kokusu çok güzeldi ve ona özeldi.
Kapı açıldığında gelen kişiye bakmak için Minho'dan ayrıldım. Dudaklarını büzüp mızmızlanmaya başlamıştı bile.
Chan hyung kaşlarını çatıp bana doğru döndü. O da şaşırmıştı. Ki, kim şaşırmazdıki?
"Hatırlıyor mu?" Sesindeki şaşkınlık ikimizi de gülümsetirken Minho kafasını sallayarak onu onaylamıştı. "Vücudun tedaviye bayağı geç cevap verdi."
"Ama verdi, hyung."
Chan hyung göz devirip beni onaylamış ve Minho'ya birkaç soru daha sormuştu. Hastaneden çıkabileceğini söylediğinde Minho'nun gözleri parlamıştı. Fakat hemen ardından gelen 'Aileni çağıralım,' sözü ile yüzü düşmüş ve kafasını iki yana sallamıştı.
"Nerede kalmayı planlıyorsun, Minho?" Chan hyung bıkınca konuşmuş ve kollarını önünde birleştirmişti.
Bir buçuk yıldır hastanede olduğu için kalacak hiçbir yeri yoktu. Ailesi dışında fakat onları istemiyordu. Haklıydı. Onu bırakıp gitmişlerdi sonuçta.
"Jisung ile kalabilirim." Chan hyungdaki bakışları bana doğru dönerken dudağını ısırmış ve utangaç bir gülümseme ile bana bakmıştı. "Yani o da isterse."