Günlerdir gittiğim bu yol bitmek bilmiyordu. Çok yorulmuştum. Min Yoongi neden beni bırakıp gitmiştin? Biraz ilerideki ağaca yürüyüp sırtımı yasladım.
"Hala sıcaktan bayılmadığım için şanslı olmalıyım." Elimi karnımın üzerine koyup derin birkaç nefes aldım.
"Babaya yaklaştık bebeğim. Çok yakında yanında olacağız." Gerçi sadece ismini biliyor, aşık olduğum adamı tanımıyordum. Bizimki ilk görüşte aşk idi. Kim krallığında evlenmiş ve bir ay boyunca bedenlerimiz birbirine karışmıştı.
Deli gibi sevişmiştik ve bunu çok özlemiştik. Bugün evleneli üç buçuk ay oluyordu ve iki buçuk aylık hamileydim.
Kocam giderken ne kadar döneceğim desede dönmemişti. Uzun siyah saçları olan adamımı özlemiştim. Gözünde bulunan yarasını öpüp koklamayı ellerini vücudumda gezdirmesini özlemiştim.
Karşıdan gelen bir han arabasıyla ayaklandım ve yola atladım.
"Hey? Lütfen bana yardım edin. Çok yoruldum."
"Sende kimsin yabancı?"
"Ben Kim krallığından geliyorum. Günlerdir yürüyorum. Yemeğim ve suyum yok denecek kadar az. Ben Min Yoongi'nin eşiyim. Onu tanıyor musunuz?"
At arabasını kullanan iki kişi birbirlerine baktılar önce. Sonra şüpheyle beni süzdüler.
"Sana nasıl inanalım? Bir kanıtın var mı?" Ceketimin cebinden çıkardığım belgeyi elimde tutarak gösterdim.
"Bu, bu kocamın mührü. Bu evlilik belgesinde ismi ve ismim de yazıyor."
"Bu gerçekten de Kral Min'in mührü."
"Kral Min mi?"
"Kocanın kim olduğunu bilmiyor musun?"
"H-hayır. Biz birbirimizi tanımadan evlendik ama sonra gitmesi gerektiğini ve döneceğini söyledi."
"Biz Kral Min Yoongi'ye sadık elçileriz. Sizi ona götürelim majesteleri. Buyrun." Gülümseyerek teşekkür ettim ve fayton şeklindeki at arabasının arkasına oturdum.
Adamlardan biri elinde bulunan yemek ve suyu bana uzattı.
"Buyrun majesteleri. Çok yorgun görünüyorsunuz."
"Teşekkür ederim. İsminiz nedir?"
"Ben Wang Jackson. Bu da eşim Mark."
"Bende Min Jimin. Tanıştığıma memnun oldum."
"Asıl biz memnun olduk majesteleri."
"Lütfen bana sadece Jimin diyin."
"Bu mümkün değil majesteleri. Siz Kral Min Yoongi'nin eşisiniz."
"Eşimin bir kral olduğunu bile bilmiyordum. Duydun mu bebeğim? Baban bir kralmış. Sanırım birbirimizi tanıyarak evlenmeliydik."
"H-hamile misiniz?"
"Evet. Neden?"
"Kral Min Yoongi'nin 5 yıldır haremden herhangi biri ile çocuğu olmadı. Herkes ona kısır diyerek tahttan inmesini istediler. Bir süre ortadan kaybolmuştu ama bir ay önce kadar bulundu."
Bana uzatılan yemek ve suyu, yiyip içerken konuştum.
"Ne demek bulundu?"
"Kral Yoongi ortadan kaybolmadan önce siyah saçları vardı. Döndüğünde ise çok değişmişti. Saçları daha çok uzamıştı ve sarıya boyatmıştı."
"Yoongi neden böyle yaptın acaba.." mırıldanırken surlardan içeriye giriyorduk. Krallığın önünde durunca Jackson inip kralı görmek istediğini söyledi. Önden girdiğinde arkasında bekledim.
On dakika sonra yanıma gelip beni içeri götürdü. Arkası dönük vücudu görür görmez tanıdım. Hızla koşarak kollarımı ona sardım.
"Yoongi. Seni çok özledim. Geleceğim demiştin. Neden gelmedin?" Kral arkasını döndüğünde özlediğim yüze baktım doyasıya.
"Üzgünüm kendi krallığımdaki işleri yoluna koyamadan gelemedim. Gelince seni buraya getirecektim." Yanağımı sevdi usulca parmak ucumda yükselip dudaklarına uzunca bir buse kondurdum.
"Seni çok özledik sevgilim."
"Dik?" sorar gözlerle baktığında kıkırdayıp elini karnıma koydum.
"Bebeğimizle seni çok özledik.." Kral duyduklarıyla şaşırdı.
"B-bebek mi?"
"Evet sevgilim. Bizim bebeğimiz. Bugün evleneli üç buçuk ay oluyor. Sen gitmeden önce hamile kalmışım. İki buçuk aylık hamile olduğumu söyledi hekim. Yoksa sevinmedin mi?"
"Hayır hayır. Çok sevindim. Sadece beklediğim bir şey değildi. Şaşkınım sadece." gülümseyerek sevdim yüzünü.
"Seni özledim. Ve çok yoruldum." yanağımı göğsüne sürttüğümde gülümsedi.
"Güzel bir banyoya ne dersin sevgilim?"
~
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
