0.4

1.3K 126 30
                                    

Birkaç ay sonra, Min Yoongi'nin anlatımından:

~

"AHHH!"

"Tanrım neler oluyor içeride? Namjoon?"

"Majesteleri biraz sakin olun. Doğum yapanların bağırması çok normaldir."

"İçeri girmeliyim."

"Sen bir kralsın. Zayıflıklarını ortaya koymamalısın."

"AHHH! MİN YOONGİ! NERDESİN BE ADAM AHHHH!" Hızla kapıyı aralayarak içeri girdiğimde tüm gözler bana döndü. Sık sık nefesler alan ve terler içinde olan sevdiğimi gördüğümde yanına yaklaştım.

"Hadi bebeğim. Çok az kaldı."

"Bu erkek olmazsa.. başka çocuk yok duydun mu! Dua et erkek olsun!" Büyük bir ıkınma sonucunda rahat bir nefes alarak başını yatağa gömdü.

"Şükürler olsun. İyisin." Odayı bebek ağlaması doldurduğunda gözlerim ebe kadının elindeki kundağa sarılı bebeğe gitti. Cebimde bulunan mendille sevdiğimin alnındaki terleri sildim. "Seni seviyorum."

"Ben de seni seviyorum Yoonie~."

"Efendim ay parçası gibi bir kızınız oldu. Tebrik ederim." Yüzüme güzel bir gülüş yerleştiğinde kızımızı Jimin'in kucağına veriyordu. Cebimde bulunan altın kesesini çıkarıp ebe kadına verdiğimde Jimin acı bir inleme sesi çıkardı.

"N-noluyor? Yoongi canım acıy-Ahh!" Kucağındaki bebeğimizi aldığımda tekrar ıkınmaya başlamıştı. Ebe kadın panikle örtünün altına kafasını soktuğunda Jimin tekrar bağırdı. Ebe kadının yardımcılarından olan birine bebeği verdiğimde oda içinde bulunan odaya gitti. Jimin deli gibi bağırıyor ve inliyordu.

"Tanrım! Min Yoongi seni öldüreceğim!"

"Hayatım benim suçum ne? Hadi biraz daha ıkın." Elimdeki mendille terlerini silerken eliyle yakamı tutup sıktı.

"Ahh neden iki tane yerleştirdin içime! Bir neyine yetmedi be adam! AHHH!" Alnına ve saçlarına öpücük kondurmaya başladığımda on dakika kadar bağırışları sürdü. En sonunda son kez daha bağırıp, derin nefes verdiğinde yakamı tutan elleri gevşedi ve sık sık nefesler almaya başladı.

"Sevgilim?"

"E-erkek, erkek mi?" dedi yutkunarak. "Neden ağlamıyor?" Panikle kalkmaya çalıştığında omuzlarından tutup yatırdım.

"Sakin ol meleğim." Ebe kadına döndüğümde göbek bağı kordonunu kesiyordu. Dikkatli bir şekilde bebeğin bacaklarından tutup poposuna iki kez vurduğunda yeni bir ağlama sesi doldurdu odayı. Derin bir nefes alarak ikimizde arkamıza yaslandık.

"Bir daha çocuk doğurmam. Kemiklerim bile sızlıyor." Gülümseyerek alnına ve saçlarına öpücük kondurdum.

"Seni seviyorum. Dile benden ne dilersen."

"Buna sonra karar vereceğim." gülümsedik beraber.

"Majesteleri tebrik ederim nur topu gibi bir oğlunuz oldu." Sevinçle güldüğümde onu da odaya götürüp temizlemek için gittiklerinde cebimden iki kese altın daha çıkarıp ebe kadının ellerine bıraktım.

Jimin'e yaklaşıp dudaklarına bir öpücük kondurduğumda gülümsedi.

"Sanırım artık daha dikkatli olmak zorundayım. Gözümün önünden ayrılmamalısınız."

"Merak etme. Kardeşin bize bir şey yapamaz."

"Yoon-hyun'a hiç belli olmaz sevgilim. Ayrıca haremdeki kızlar ve erkeklerde seninle evli olup kimseyle yatmıyorum diye sana zarar vermeye çalışabilirler."

"Şuan önemli olan ben değilim. Çocuklarımız. Süt anneleri ayarladın mı?"

"Evet. Dünden beri sürekli helva yiyorlar sütleri tatlansın diye."

"İyi bari."

"Hadi biraz uyu. Ben buradayım." Gülümseyerek yanağıma bir öpücük kondurup gözlerini kapadı.

Aradan geçen üç saatin ardından gece yarısını bulmuştu saatler. Kapının tıklatılıp Namjoon'un içeri girmesiyle ona döndü bakışlarım.

"O yakalandı."

İmparator | YoonMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin