bir numaralı süper gücüm; jeon jungkook

11.2K 763 461
                                    

On yılı aşkındır süregelen dostlukları, bir gece ansızın sarhoşluğun verdiği etkiyle gelineceğini hiç düşünmedikleri o noktaya sürüklenmişti.

Jungkook içinde süregelen duyguların gün yüzüne çıkışını daha fazla bastıramıyordu. Jimin ise çareyi hep Jungkook'ta bulmuştu.

İlişkileri adeta aşk ve dostluğun arasında sıkışıp kalırken ikisinin de yapabileceği hiçbir şey yoktu.

Bilgi; You Drive Me Crazy isimli Kore dizisinden uyarlamadır.

Our Night Like a Light  1. Bölüm

●○●

Jimin'in adımları hızlıydı. Peşinde sürüklediği çantasını çok ses çıkarttığı için kucağında taşımaya karar verdiğinden beri beli ağrıyordu, saat ilerledikçe ıssız ve sessiz sokakta yürüyüşü hızlanıyordu.

Ne yaptığı hakkında hiçbir fikri yoktu. Bir sorunla karşılaşmıştı ve bir sorunla karşılaştığı her seferde aklına gelen ilk şeyi yapıyordu. Jungkook'a gitmek.

Dişlerini sıktı. Şu an bunu yapmanın ne kadar mantıklı olduğunu düşünmek kesinlikle istemiyordu. Sadece... Başka şansı yoktu, olan buydu, her seferinde en yakın dal olarak onu görüşü kendi suçu değildi.

Bacaklarının arasından kara kedi ışık hızıyla geçtiğinde neredeyse çığlık atıyor ve çantasını olduğu gibi su birikintisinin üstüne düşürüyordu. Tiz bir sesle miyavlayıp tuğlaların üstünden atlayan kediye çattığı kaşlarıyla baktı, ödünü kopartmıştı. "Aptal kedi."

Kaldığı yerden hızla yürümeye devam etti. Jungkook'un evine fazla kalmamıştı. Ayakkabısının bağcığına basıp bir kere daha tökezlemekten son anda kurtuldu. Hafiften yağmur çiselemeye başladığında belli belirsiz bir küfür savurdu, neyse ki evden çıkmadan önce üstüne yağmurluğunu geçirmişti. Tek eliyle kapşonlusunu kafasına geçirdi ve iplerinden çekiştirdi. Kafası bir torbanın içine sıkıştırılmış gibi görünse de aldırmadı. Tam o anda arkasından bir şimşek gürültüsü kopmuştu, yerinde sıçrar sıçramaz hızlı yürüyüşlerine bir son verdi ve koşmaya başladı. Burnundan sövebilirdi, düşüncesiz hareketi zaman geçtikçe daha da sinirlerini bozuyordu ve o bir an önce sıcak eve girmek istiyordu.

Neyse ki nefes nefese kalmadan önce Jungkook'un kapısının önüne gelmişti- yine de koştuğu için yüzü kızarmış ve hafiften solukları sıklaşmıştı. Üstünden yağmur damlaları sızıyordu. Berbat haldeydi. Kapısının önünde, ara ara çakan şimşeklerin altında gerçek bir gulyabaniyi andırdığını hissetti. Yumruk yaptığı elini kaldırdı ve gözlerini yumdu, ardından açtı, sadece düşünmemeye devam etmek istiyordu. Kapı şifresini girmek için tuş takımının üstündeki kapağı kaydırdı. Hiç tereddüt etmeden sırayla sayılara bastı ve ardından yeşil oka, çıkan dıt sesleri kulağına doluşuyordu ve Jungkook şifreyi değiştirmemişti. Asla değiştirmezdi, o balık hafızalı değiştirdiği anda unutur ve kendi kapısında kalırdı.

Sessizce bahçeye süzüldü, ardından evin kapısına yanaştı ve tokmağı çevirdi. İçerinin ışığı yanıyordu. Salona doğru adımladığında ardında ıslak izler bırakmıştı, yağmur son anda bastırdığından sırılsıklam olması kaçınılmaz olmuştu. Jungkook odasında olmalıydı. Geceleri genelde çalışmayı severdi ve şimdi de muhtemelen, sessizlik ve huzur içerisinde tuvaline birkaç parça boyayı yayarak o muhteşem konsantrasyonuyla şaheser tablolar ortaya koymakla meşguldü.

Jimin o saniye dönüp gerisin geri gitmek istedi. Yapabilirdi sonuçta. Taehyung'un evine gidebilirdi, onunla kalabilirdi, Jungkook olmak zorunda değildi...

our night like a light •ʲⁱᵏᵒᵒᵏHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin