bölümü küfür yazmadan okumaya dair bir challange'a davet ediyorum sizi çok sevgili okurlarım #küfürsüz1ONLAL #küfüretmicem #viahepinizebedduaediyo
Our Night Like a Light 7. Bölüm
●○●Jimin bedenini taşımakta bile zorlandığı o anlardan birindeydi. Tek istediği rahat bir yere yumulup kıvrılmaktı, ve kendini sonsuz bir uykuya teslim etmek.
Neden bu kadar yorgun olduğunu bilmiyordu, iş her zamanki gibi yoğundu ve onu ekstra olarak yoracak bir şey yaptığını sanmıyordu. Bedeni kullanım süresini aşmış gibi, küçük bir zorlanmada uzun bir süre ağrıyormuş gibi geliyordu artık. Dayanıklılığı kalmamıştı ve bunun için fazlasıyla erken bir yaştaydı... Kendini herkesin babası ve büyük babası gibi hissediyordu adeta, ruhu yüzyıllar boyu yaşamış bir dervişti sanki ve o böyle yaşlı hissetmekten kendini alamıyordu.
Özel bir etkinlikte, ülkesinden konuk olarak gelen bir yazarın yardımcısı olmuştu bu gün. İki saatten daha uzun süren bir semineri cümle cümle çevirmişti koca bir salon dolusu insana. Sahte deri ayakkabıları onları her ne kadar bayıla bayıla alsa da şimdi ayaklarına vuruyordu, üstündeki tüm fazlalıklardan kurtulmak ve bir yorganın altında büzüşmek istiyordu. Çok imkansız bir hayal sayılmazdı ama nedense fazlasıyla uzak hissediyordu buna. Mesaisi uzadıkça yüzündeki iş gereği sürekli olarak taşıması gereken gülümseme sekteye uğruyordu.
Mental yönden çökük hissetmek, yorgunluğunu iki kat artırıyordu. Jongin'in mesajlarına cevap yazmıyordu, asla içinden gelmiyordu ve telefon ekranında Jungkook'un adını görmeyi beklediği her bir saniye onunki ile karşılaşmak, sinirlerini bozmaya başlıyordu.
Sıkıntıyla iç geçirip metrobüse gitmek için kendini motive etmeye çalıştığı anda gördü Jungkook'u. Yüzünde bir gülümseme, kendisine doğru geliyordu. Aslında bu her zamanki Jungkook gibi görünüyordu ve Jimin buna rağmen bir an için hayal gördüğünü sandı.
"Selam,"
"Jungkook? Burada ne yapıyorsun?"
"Seni almaya geldim. Yorgunsun değil mi? Çantanı bana ver,"
Jimin'e itiraz etmesine fırsat bırakmadan postacı çantasına benzer çantasını kolundan aldı. İçinden ayaklarının acımasına rağmen çıkarıp da değişmeye üşendiği bez ayakkabıları çıkardı, eğildi ve tam ayaklarının önüne koydu. Jimin dengesini hafifçe kaybeder gibi olduğunda önünde çömelen Jungkook'un omzuna tutundu, o ayağındaki deri ayakkabıyı bez olanı ile değiştirirken düşmemeye çalıştı. İş arkadaşlarından birisini kendi topukluları için yanında bez ayakkabı taşıdığını gördüğünde Jimin de aynısını yapmaya karar vermişti çünkü hangi pabuçu alırsa alsın bir süre sonra ayaklarının normalden daha küçük olmasına rağmen onlara vurmaya başlıyordu.
"Sağ," dedi Jungkook sol ayakkabısının bağcıklarını bağladığında. Ve Jimin de dikkatlice sağ ayağını kaldırdı, Jungkook onu da değiştirdi. Belki de her şeyden mızmızlandığı içindi, Jungkook ayakkabılarının sürekli ayağına vurduğunu biliyordu. Bittiğinde kalktı ve onunla yüz yüze geldi, gülümseyip elini tuttu. "Hadi. Gidelim,"
Peşinden gitmek dışında başka seçeneği yoktu. Kaşlarını çattı, esmer olanın neden bu kadar huzurlu olduğunu bilmiyordu. Huzurlu olmasını geçmişti de, böyle iyimser bir şekilde davranışı tuhaf hissettiriyordu. Normalde yalvarsa bile kendi istikametine epey bir ters düşen iş yerine almaya gelmezdi hiç onu. Ne değişmişti merak ediyordu, birkaç adımda yanına yetişti. "Bu gün bir şey mi oldu?"
"Ne gibi?"
"İyi bir şey? Herhangi?"
Jungkook başını salladı. "Hayır, neden? Eve dönmeden önce dondurma yemeye gitmek ister misin, güzel bir yer açılmış. Gerçi evde yemek yapmıştım açsan eğer iştahının kaçmasını istemiyorum... Sonrası için alabiliriz belki?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
our night like a light •ʲⁱᵏᵒᵒᵏ
Fanfiction(tamamlandı) On yılı aşkındır süregelen dostlukları, bir gece ansızın sarhoşluğun verdiği etkiyle gelineceğini hiç düşünmedikleri o noktaya sürüklenmişti. Jungkook içindeki duyguların gün yüzüne çıkışını daha fazla bastıramıyordu. Jimin ise çareyi h...