2 ay öncesinden devam ediyor 👇🏻 ve uyarmicam dedim ama..... lüttfen son sahneleri yaşı küçük olanlar atlasın
Our Night Like a Light, 4. Bölüm
●○●Jungkook başını sallayıp kendine gelmeye çalıştı. Gözleri yanıyordu ve saatin kaç olduğunu bile bilmiyordu. Ekranda oynayan maçtan kopalı çok olmuştu. Gözleri tembelce Jimin'i aradı, irisleri istemsiz olarak fazlasıyla yavaş hareket etmeye başlamıştı.
"Jimin-ah..." Sesini sarışın olanın duyup duymadığından emin değildi. Bedeni iyice küçülmüştü ve konsolun bacaklarının altına kaymıştı. Bir süredir sesinin çıkmıyor oluşu endişelenmesine yol açmıştı.
Kanepenin önüne oturmuş ve bacaklarını uzatmış bir şekilde sarışının ne yaptığını görmeye çalıştı, elinde az önce bitirdiği bir diğer şişe vardı. Kim daha çok içiyor yarışması yapmış gibi görünüyorlardı. Gözlerini kıstı ve bedeni kendisine arkası dönük bir şekilde ne yapıyor olduğuna baktı, önüne aldığı telefonla uğraştığını seçebilmişti.
"Jimin-ah, onu bana getir. Saçma sapan bir şey yapma sakın,"
Jimin'den bir burun çekiş sesi geldi ama Jungkook'un dediğini yapmadı. Jungkook yanına doğru emekledi. Eski sevgilisi olacak olan herifi aradığından ya da iyi kafasıyla saçma sapan mesajlar yazdığından endişelenmişti, böylesi uyandığında büyük bir pişmanlığa neden olabilirdi. "Çık oradan Jimin. Ne yapıyorsun?"
Başını eğdi, gerçekten de konsol ile parkeler arasındaki o küçük yere nasıl sığıdğı hakkında hiçbir fikri yoktu. "Jimin, çık hadi oradan. Uyuma sakın öyle..."
Jimin'i bacaklarından tutup çekmeye çalıştı ama o savurganca bacaklarını Jungkook'un tutuşundan kurtarıp altına çekmişti. "Bırak," dedi yeni bir burun çekişi ile. "Beni ölüme terk et Jungkook."
"Jimin-ah... Bunu yapamayacağımı biliyorsun,"
"Jungkook... Gitsene,"
"Çık oradan güzelim. Hadi."
"Çıkmayacağım."
Jungkook başını yere eğdi ve telefon ekranını görmeye çalıştı. Beklediği üzere onu azarlayacağı tarzda bir şey görmek yerine sarhoş hâliyle içinin hafifçe yanmasına neden olacak bir şey ile karşılaşmıştı. Galerideki fotoğrafları dolaşıyordu. Eski sevgilisi ile olanları.
"Ne yapıyorsun? Sil onları artık Jimin,"
Jimin omuz silkti. Tek gecelik ağır depresyonunun sona yaklaşmaya yüz tutan evresindeydi. Yuvarlanıp kendini yerden yere savurmaktan enerjisi tükenmiş gibiydi ve aklına ansızın gelen fotoğraflar ile usulca, orada, televizyon konsolunun altına sıkışmış bedeniyle ağlıyordu. Kendini küçük hissediyor ve fotoğraflardaki yanında duran adamdan nefret ediyordu. Sarıldıkları, öpüştükleri ve kameraya kocaman güldükleri tüm fotoğrafları geziyordu. "Siliyorum," dedi Jungkook'a karşılık olarak. "Şeytan görsün bir daha suratını. Numarasını da engelleyeceğim."
"Tamam, çok güzel. Ama hadi çık oradan artık Jimin. Bir yerlerin tutulacak,"
Jimin kabuğundan çıkan kaplumbağa gibi konsolun altından kafasını uzattı. Gözlerinde biriken ve tüm gece boyunca asla bitmek bilmeyen yaşlar Jungkook'un içten içe üzülmesine neden oluyordu. Hele uğruna ağladığı kişinin buna biraz bile değmeyecek biri olduğunu düşünürken. Geçirdikleri iki yıl boyunca Jimin'in tek bir şeyini dahi hak etmemişti gerçi ona göre. "Jungkook..." dedi Jimin yine ağlamaklı bir sesle. "Öldür beni! Bitir işimi! Ne olur!"
"Jimin saçmalama... Çık şuradan,"
Jimin yeniden bir hıçkırık ile sesli sesli ağlamasına devam etmeye başladı. "Yok olmak istiyorum... Beni yok et Jungkook..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
our night like a light •ʲⁱᵏᵒᵒᵏ
Fanfiction(tamamlandı) On yılı aşkındır süregelen dostlukları, bir gece ansızın sarhoşluğun verdiği etkiyle gelineceğini hiç düşünmedikleri o noktaya sürüklenmişti. Jungkook içindeki duyguların gün yüzüne çıkışını daha fazla bastıramıyordu. Jimin ise çareyi h...