Jungkook tatil gününde evinde öylece oturmuş dizisini izlerken kapısının çalmasını hiç beklemiyordu. Kucağındaki dondurma kutusunu bırakıp kapıya ilerledi, aldığı oyun konsolu gelmiş olabilirdi.
Kapıyı açtığında karşısında sinirli bir Jimin görmeyi beklemiyordu elbette. Kaşları şaşkınlıkla havalandı. "Jimin? Bir sorun mu var?"
"Sorun olmaması mümkün mü!" Onu ittirip içeri girdi Jimin. "Deli olacağım yakında." Odalara bakınarak gezdi evde, koltuklu bir oda gördüğünde girdi odaya. Jungkook odaya girdiğinde, az önce bıraktığı dondurmayı yemeye başladığını gördü.
"Bu kadar sinirlendiğine göre ciddi bir şey olmalı. Ne oldu ki?" Yanına oturdu onun.
"Annemle tartıştık." Bir kaşık dolusu dondurmayı attı ağzına.
"Neden ki? Siz hiç kavga etmezdiniz."
Jimin, yanaklarının içi tamamen dondurma doluyken ona baktı. "Yok ya, arada ederdik. Odayı toplamadım diye ya da o bulaşıklara hiç yardım etmiyor diye falan... Bu seferki ciddi ama. Evi terk ettim."
Jungkook parmağıyla dudağını gösterdi. "Dondurma bulaşmış."
Jimin omuz silkti.
"Neden evi terk ettin ki? Ne oldu o kadar ciddi?"
Jungkook onun nasıl yavaş yavaş sinirlendiğini gördüğünde şaşkırdı, Jimin hiç sinirli birine benzemiyordu, daha önce sinirlendiğini görmemişti en azından. "Babam aramış annemi bunca yıl sonra, pişmanım falan demiş." Dondurma kutusunu koydu yanındaki bilgisayar masasına. "İnanabiliyor musun Jungkook? Annem anlatmıştır sana da, yıllar sonra çıkıp hiçbir şey olmamış gibi gelmiş."
"Bunun için neden annenle kavga ettin ki?"
Jimin derin bir nefes aldı. "Çünkü annem affettiğini söylemiş!"
"Ne?" Jungkook bir günde ne kadar çok şaşırmıştı öyle... "Ne demek affetmiş ya, hayatta affetmem diyordu."
"Ne bileyim! Kabul etmiş işte. Gelmiş bana diyor ki yarın yemeğe geliyor. Zıkkımın kökünü yer dedim."
"İyi demişsin... Annene şaşırdım doğrusu, hiç kabul edecek birine benzemiyordu. Yine de sakin ol sen, yarın anneni yalnız bırakmamalısın."
"Yarın o evden ceset çıkar o eve girersem." Jimin ona döndü tamamen. "Ya cidden ama, hadi annemle yapamadın, hadi boşanmak istedin ona tamam, ne diye sorumluluk almadan çekip gidiyorsun? Annem neler yaşadı bunca yıl. Hepsini hiçe sayacak."
"Ama bu onun kararı hyung. Bunun için ona kızamazsın." Kolunu koltuğun kenarına atıp başını eline yasladı. "Sizin anlattığınız kadarıyla biliyorum ama seninle eski sevgilinin ilişkisi gibi düşün bunu da, şimdi o geri gelse affetmez miydin?"
"Aynı şey değil."
"Tabi ama bu hayatta kadınlar kendilerini döven adamları bile affediyorlar, annen de terk edeni affetmiş. Demek istediğim, bu onun tercihi. Ona sırt çevirmemelisin."
"Bu adil değil." Homurdandı Jimin. "Affetmemesi gerekiyor, nasıl affeder?"
"Herkesin kendi hayatı. Onun her zaman yanında olmalısın hyung."
"Niye mantıklı konuşuyorsun? Taehyung olsa mantıksız konuşurdu. Senin yüzünden daha çok sinirlendim." Jungkook'un saçlarını karıştırdı, güldü sonra. "İyi peki, bir şey demeyelim bakalım. Yine de o yemekte kan çıkacak."
"Yani, garip olmazsa, istersen ben de gelebilirim. Katil olmanı engelleyebilirim."
"Yok ya." Duraksadı, düşündü Jimin. "Aslında niye olmasın? Gelsene cidden."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forced ✓
FanfictionFORCED | Gerçek hayattan alınmayan ama en gerçekçi aşk hikayesi. Not: Zorla güzellik olur. && jungkook sabahlara kadar kod yazıp oyun oynarken, camından onu izleyen kadın ve oğlunun hayatına girmesiyle her şeyin bu denli değişeceğini tahmin bile ed...