Sabah 11:30
1019 numaralı odanın sahibi sıcak yatağından kalkmak üzereydi. Klimanın kumandasına uzanıp kapattı. Daha sonra da kapatmak için pervaneye doğru yürüdü. Bir eliyle karnını kaşıyordu. Phawin pijama giymeyi sevmezdi çünkü çok çabuk sıcaklayan biriydi. Ayrıca yatağına yattığında yorganının tenine değme hissini seviyordu. Odasındaki en pahalı şeyi soracak olsaydınız, kendinden emin bir şekilde nevresimleri olduğunu söylerdi.
"Yiyecek bir şey var mı ki?"
Buzdolabını açarken mırıldandı. Beklediği gibi buzdolabı boştı. Neyse ki birkaç yumurta ve jambon vardı. Tavada yumurta pişirmeye karar verdi.
"Uyan!" Genç adam elinden geldiğince yavaş bir şekilde ayağıyla yatakta yatan çocuğu dürttü.
O gün, odasına başıboş kediyi aldığından beri, odanın bir parçası oluvermişti. Yüzme kulübünde puan toplama antrenmanları olduğu zamanlarda, Win odasını kilitlemiyordu. Geceleri oturup, genç çocuğun elinde yastık ve yorganıyla kapısını çalmasını bekliyordu. Daha da önemlisi, uyuduğunda, Team hiç düşünmeden yatağı kaplıyordu ve kıvrılıp hemen uykuya dalıyordu. Odanın sahibine ise yanındaki küçücük alanı bırakıyordu...
Nasıl iyi davranabilirdi ki!
Yüzme kulübünün başkan yardımcısı kendi kendine homurdandı. Onu iterek kendine daha fazla yer açmayı denemişti ama çocuğun yüzünün asılıp sanki rahatsızmış gibi bir ifadeye bürününce, hemen dayanamayıp durmuştu.
Pekâlâ, rahatça uyusun. Hiç de rahatsız etmeyeceğim!
Win, Team'e yedek anahtarı vermeyi teklif etmişti. İstediği zaman gelebilsin diyeydi. Ama Team bunu reddetmişti, Hia odada değilken gelmek istemediğini söylemişti. İşte bu yüzden, gece saat 2'ye kadar uyanık kalması gerekiyordu.
"Çok geç kaldın!"
"Pharm'a ders anlatıyordum." diye esneyerek cevap verdi Team. Yine gizlice yatakta fazla yeri kapladı. Böylece Hia onu sonradan uyandıracaktı.
Yarın öğleden sonra, yüzme kulübü kendi içinde bir yarış düzenleyip K Üniversitesini kimlerin temsil edeceğini seçecekti. Koçun kararı ise yarışmalara gidecek atletlerin seçimini etkileyecekti. Bugün kulüptekiler bu yüzden ekstra daha canlıydı ve baskı altındaydı. Team, ise çok umursamaz olduğunun farkındaydı. Ona ingilizce çalıştırsın diye Pharm'ı sürüklemişti. Gece yarısına kadar da Pharm'ın dairesinde kalmıştı. Geri döndüğünde ise yatağına yatıp uyumaya çalıştı ama yapamadı. Bu yüzden yastığını ve yorganını alarak Hia'nın kapısını çaldı.
Ama onu şaşırtan şey, Hia'nın henüz uyumamış olmasıydı. Odasının ışığı yanıyordu. Kısık bir televizyon sesi geliyordu. Belki de arkadaşı yeni gitmişti. Team, Hia'nın onu beklediğine dair büyük bir düşünceye kapılmak istemiyordu.
...Evet, itiraf etmek gerekirse Hia'nın onu biraz bile olsa düşünmesi güzel olurdu.
Güzelce uykusunu aldıktan sonra huzursuzluk, kabus veya kaygıları hepsi kaybolmuştu. Genç çocuk keyifle kızarmış yumurta, jambon, ekmek ve sütten oluşan kahvaltısını ediyordu.
"Bugün dersin kaçta başlıyor?" Phawin, tişört ve kot pantolon giymişti. Dersi yoktu ama bugün koçuyla buluşup öğleden sonra da işlerini halledecekti.
"Öğleden sonra saat 1'de." Team cevap verirken öğrenci formasının düğmelerini ilikliyordu. Artık Hia'nın dolabında kendi kıyafetleri bile duruyordu.
"O zaman, okula birlikte gidelim." Win sevgili göz bebeği olan motosikletinin anahtarını ve cüzdanını cebine koydu. Team'e de acele etmesini söyler bir şekilde baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hemp Rope - WinTeam (UWMA)
Roman pour AdolescentsTayland noveli Until We Meet Again'in ikinci kitabı Hemp Rope - WinTeam çevirisidir. Yazar: LazySheep Çeviri: Feyre