Cemal Can hayatının ona sunduğu güzel tesadüfü sorgulamıyordu. Birleşeceklerini biliyor muydu? Hayır. Hayatın akışına artık alışmıştı. Hayatının bir dönemi inişliydi bir dönemi de çıkışlıydı. Bu dengeyi sağlamanın imkansız olduğunu düşünüyordu Cemal Can bu zamana kadar. Ona göre sadece bazı küçük detayları değiştirebilirdi fakat bu onun sadece biraz daha mutlu veya biraz daha üzgün olmasına neden olurdu ama asla dengeleri değiştirecek kadar büyük şeyleri insan yapamazdı.
Cemal şu an hayatının çıkışlı döneminde olduğuna inanıyordu. Barış'ı 5 yıl sonra tekrar bulmuştu. Mutlu olmasını engelleyen, aklında soru işareti bırakan detaylar vardı tabii. Örneğin Aycan ile Barış'ın sevgili olması onun aklını kurcalıyordu. Cemal, Barış'ı 5 yıl beklemişken Barış'ın hemen bir sevgili bulması onun çok ağrına gitmişti. Üstelik Aycan ile neden çıktığını hala söylememişti. Sorduğunda üstü kapalı cevaplar ile geçiştiriyordu Cemal'i.
Cemal tüm bunları düşünürken onun düşüncelerini bölen şey Berkan'ın sesiydi.
Babako bee ekibe bak. Oğlum çok iyi tayfa değil miyiz lan biz?
Evet babako be öyleyiz.
Hadi bir yerlere gidelim canım çok sıkıldı.
Nisa'nın bu önerisini düşündü herkes. Burak'ın aklına bir fikir gelmişti.
Bence karaoke yapalım. Ne dersiniz?
Bana uyar.
İyi fikir.
Cemal'in anlatımından
Herkes düşüncesini söylediğinde bir tek Barış ve ben düşüncemizi söylememiştik. Biz de kafamızı sallayarak onay verdiğimizde gideceğimiz mekana geldik. Herkes sandalyelerine oturduğunda ben bir hamle yapıp Barış'ın yanına geçmiştim. Sahneye ilk önce Nisa çıkmıştı. " I Mean It" şarkısını çok güzel bir şekilde söylemişti. Arkadaşım diye demiyorum ama Nisa gerçekten çok becerikli bir kızdı. Burak ve Berkan da sahneye çıktığında sıra Barış'a geldiğinde onun sahneye doğru yürüyüşünü, mimiklerini dikkatle izlemiştim. Seçtiği şarkı "Oldu Olanlar"idi. İçimden sahneye ne kadar da yakıştığını düşünmüştüm. Sesinin gayet hoş bir tınısı vardı.
Şarkı söyleme sırası bana geldiğinde hızla yerimden kalkıp sahneye doğru emin adımlarla ilerledim. Aklımda kurduğum planı uygulayacaktım. Aklıma Barış ile ilgili ne çok plan kurduğumu düşünürken sırıttım. Müziğin sesinin duyulmasıyla gözlerimi kapattım ve melodiyi hissetmeye çalıştım sözlere başlayacağım zaman gözlerimi açtım ve Barış'ın gözlerinin içine bakarak şarkıyı söylemeye başladım.
Bir istiridyenin kıymetli incisini sakladığı gibi, saklarım seni
Bir bahar dalının narin tomurcuklarını sakındığı gibi, korurum seniBarış'a bakıyorum bu sözleri söylerken tam da gözlerinin içine. Bir şeyler düşünüyor gibi. Mavi gözlerinin derin bakışlarından anlıyorum. Dalmış, bizi düşünüyor olmalı bundan tam 5 yıl önceyi. Gülümsüyorum, demek ki bir şarkı bile bizim aramızdaki bağı hatırlatıyor. Sözlerime bunun verdiği mutluluk ve sarhoşlukla devam ediyorum.
Çok derin derin
Derin derin derin derin derinlerimde, ellerin
Bir armağan gibi, Tanrı'dan bana
Kış güneşinde altın kirpiklerinBarış'ın bakışları değişiyor. Bir şeyi hatırlamış gibi. Dudakları ince bir çizgi gibi gözüküyor buradan. Biraz daha dikkatli bakınca dişlerini sıktığını görüyorum. Kaskatı olan çenesinden bunu anlamak hiç de zor değil. Bir terslik olduğunu düşünmeye başlıyorum. Sözlerime bunun verdiği huzursuzluk ve endişe ile devam ediyorum.
Ben seni çok sevdim
Ben seni çok sevdim
Belki zordur anlaması sessizliğimden
Ben seni çok sevdim
Ben seni çok sevdim
Sen oku kelimeleri gözlerimdenVe Barış'ın gözleri dolmaya başlıyor. Üzüldüğümü hatırlıyorum onun için. Birden oluyor her şey ve oturduğu yerden bir hışımla kalkıp mekanın çıkışına doğru ilerliyor. Tabii bende akıl kalmıyor. Mikrofonu standına bırakıp. Bulunduğumuz yerdeki tek tük kişiyi ,bizimkiler dahil, merakla ardımda bırakıyorum.
Görüş alanıma giriyor. Adını söylüyorum. Yerinde duruyor hiç hareket etmeden. Yavaşça bedenini benden tarafa çeviriyor. Gözlerini görebiliyorum,kızarmışlar. Hemen ne olduğunu soruyorum. Söylemek istemiyor ilk önce,diretiyor. Fakat bendeki de inat. Nihayet konuşmaya başlıyor.
Zarar görmeni istemiyorum. O yüzden lütfen gitmeme izin ver.
Hayır. Bir kez gitmene, gitmemize göz yumdum. Bir daha asla bu hataya düşmem.
Cevap vermediğinde titrek bir nefes alarak devam ediyorum konuşmama.
Neyden dolayı zarar görmemi istemiyorsun, nedir seni bu kadar yıpratan. Aycan ise, bir şekilde halledebiliriz. Gerekirse çıkarım karşısına bu çocuk benim, uzak dur ondan derim.
Bak Cemal, bu söylediklerin çok hoş çok moral verici şeyler ama daha büyük sorunlarımız var. Nasıl anlatacağımı bilmiyorum.
Anlat işte bir şekilde. Artık daha fazla beklemek istemiyorum.
Tamam, her şeyin yaşandığı tarihten başlayalım öyleyse.
~~~~~
Evet cbfc, ben geldim. Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Barış'ın korkusunun sebebini tahmin ediyorsanız yorumlara yazabilirsiniz.
Hepinizi çok çok öptüm. Bir sonraki bölümde görüşene kadar sağlıcakla kalın, Cembar ile kalın. 🏳️🌈🏳️🌈😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
wrong guns // cembar
FanficGönderdiği yanlış silahlar yollarının tekrar kesişmesine neden olmuştu. /HİKAYENİN GERÇEK KURUM VEYA KİŞİLERLE BİR İLGİSİ YOKTUR. TAMAMEN KURGUDUR./