2.6

1.3K 128 44
                                    

[Instagram DM]

Hobiseok: Jiminie nerdesin

PJM_Jimin: eve gidiyorum hyung arabadayım

Hobiseok: Bana gel

Hobiseok: Bu sefer ciddi

PJM_Jimin: tamam hyung geliyorum

Telefonu cebime koyup direksiyonu sola kırdım ve sağanak yağmurdan dolayı zar zor gördüğüm ilk sokağa dalarak Hoseok hyungun evine doğru ilerledim. Bir kaç gündür aramız daha iyi gibiydi ve bu beni mutlu ediyordu.

---

2 katlı müstakil evin önünde durduğumda arabamdan inip evin bahçesine girdim ve kapıyı çaldım. Çok geçmeden Hoseok hyung kapıyı açtı ve bana sarılarak içeri davet etti. Ezberlediğim salona girer girmez kendimi her zaman oturduğum ikili koltuğa bıraktım. Hoseok hyung da benimle birlikte salona girdiğinde "eee" dedim. "Neden çağırdın hyung"

Hoseok hyung "birini bekliyoruz geldiğinde konuşacağız" deyip koltuğa oturacağı sırada kapı çaldı. Oralı olmadım ve cebimden çıkardığım telefonuma gömüldüm. Fakat çok geçmeden duyduğum tanıdık ses ile bakışlarım anında kapıya döndü. Yoongi, baştan aşağı ıslanmış halde salona girdi. Beni görmeyi beklemediği bakışlarından anlaşılıyordu. Onu görünce aklıma gelen kötü yorumlarla kanımın kaynadığını hissettim ve içimdeki öfke geri geldi. Soğuktan titriyordu ve bu beni biraz endişelendirse de bakışlarımı ondan çekip tekrar telefonuma gömüldüm.

Hoseok hyungun "ben sana giyecek bir şeyler getireyim" dediğini duymuştum ama kafamı kaldırmadım. Yoongi bir şey söylemeden karşımdaki üçlü koltuğa oturdu. Ortam yeniden gerilmişti. O sırada burnuma gelen kokuyla gözlerimi kısa bir süreliğine kapattım. Yoongiden yayılan lavanta kokusu anında etrafı sarmıştı, çok güzel kokuyordu.

Düşüncelerimden Hoseok hyungun sesiyle sıyrılıp ona döndüm. Elinde tuttuğu siyah düz tişörtü ve koyu gri eşofman altını Yoongiye uzattıktan sonra koltuğa oturdu ve "evet" dedi. "Artık konuşabiliriz."

Elimdeki telefonu masaya bırakıp uzandığım koltukta doğruldum ve bakışlarımı Hoseok hyunga çevirdim. O sırada gözlerim üstündeki ıslak mavi tişörtü çıkaran Yoongiye kaydı. Soluk beyaz çıplak teni karşımdayken istemsizce gerilmiştim. Hala ıslak olan siyah saçlarından süzülen su damlaları beyaz boynundan göbeğine kadar ince bir yol çiziyordu ve ben tamamen ona kilitlenmiştim.

"Gözlerinle yemen bittiyse tişörtü giyeceğim"

Yoonginin söylediğini duyduğumda kulaklarıma kadar kızardığıma emindim. Hızlıca kafamı iki yana sallayıp "ne saçmalıyorsun" dedikten sonra Hoseok hyunga döndüm. "Hyung evde editlemem gereken 2 videom var, ne konuşacaksak konuşalım ve ben gideyim artık"

Hoseok hyung kafasını sallayıp bir şeyler anlatmaya başladığında pür dikkat onu dinliyordum. O sırada yoongi de hem dinliyor hem de altındaki siyah pantolonu çıkarıyordu. O tarafa dönmemek için büyük bir savaş içindeydim. Derin bir nefes alıp dinlemeye devam ettiğim sırada yere düşen pantolonun çıkardığı ses dikkatimi dağıtmıştı ve çok kısa bir anlığına gözlerim yoongiye kaydı. Üstünde ona tam oturan siyah bir tişört ve siyah baksırından başka hiçbir şey yoktu. Gözlerim bacaklarına takıldı. Dizlerinde ufak tefek yara izleri vardı. Yoongş hızla gri eşofmanını bacaklarına geçirdi ve koltuğa oturdu.

---

Hoseok hyung ikimizin de arkadaşı olan Jaebum için bir doğum günü sürprizi hazırlamaktan bahsediyordu. Öğrendiğime göre Jaebum Yoonginin de arkadaşıydı. Onunla bu kadar çok ortak arkadaşımız olmasına rağmen onu daha önce nasıl oldu da görmediğimi düşündüm. Bir yerde mutlaka karşılaşmalıydık.

Yoongi hiçbir şey söylemeden konuşmasını bitiren Hoseok hyunga kafa salladı. Geldiğinden beri sesini iki ya da üç kez duymuştum.

Hoseok hyung konuşmasını bitirip ayağa kalktı. "İşemeye gidiyorum, gelene kadar savaşmayın"

Yoongi gözlerini devirip salondan çıkan Hoseok hyunga baktı. Ardından bana döndü. "Jimin, ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum."

Yerdeki bakışlarımı Yoonginin yüzüne çevirdim. Instagramdaki saçmalıktan bahsettiğini biliyordum.

"Ne yapıyormuşum Min Yoongi?"

"Neden saçma yorumlar ve postlar atarak işleri daha da büyütüyorsun?"

Güldüm. Ama bu tamamen sinirdendi. Yoongi de bunu farketmiş olmalıydı ki kaşlarını kaldırıp bana baktı.

"Senin yaptığını yapıyorum işte. Sen beni kullanıp hayranlarına iyi biriymiş gibi gözüküp adımı karalıyorsun, takipçi kaybetmemi sağlıyorsun. Ben de seni kullanıp kaybettiğim takipçileri geri kazanmaya çalıyorum."

Söylediğim şeye çok şaşırmış gibiydi. Bakışlarını yüzümden çekip yere indirdi. "Seni kullandığımı mı düşünüyorsun?"

Tereddüt bile etmeden "evet" dedim. "Ne bok yemeye beni storynde paylaşıp ödülü kazanmam için takipçilerine bana oy vermelerinş söyledin? Amacın iyi biri gibi gözükmek."

"14.07.2019, 973. Videon. 12.35. Dakika"

Anlamsız gözlerle Yoongiye baktığımda yerdeki bakışlarını bana çevirdi. "14 temmuz 2019'da, 973. Cover videonun 12.35. dakikasında bu ödülü kazanmayı her şeyden çok istediğini söylemiştin."

Söylediği şeylerle gözlerim yuvalarından fırlayacak kadar çok açılmıştı. Bunu nasıl hatırlayabilirdi?

"Seni kullandığımı düşündüğüne inanamıyorum Jimin."

Bir süre sessiz kaldım. Ona karşı ezilmek istemiyordum. "Ama ben seni başından beri kullanıyordum Yoongi. Tıpkı dün, ondan önceki gün ve hatta ondan önceki gün de yaptığım gibi."

Söylediğim şeyle ayağa kalktı koltuktan uzaklaştı. Gözlerime bakmıyordu. "Baksana Jimin" dedi. Sesinde garip bir hüzün vardı. "Siktir git. Artık seni ne postlarımda ne de başka bir yerde görmek istemiyorum"

Ardından kapıyı sertçe kapatıp sağanak yağan yağmurda dışarı çıktı.

Instaboy // YoonMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin