"Namjoon. En iyi arkadaşım. Ben youtube işine başlamadan önce, lisedeyken tanıştık. Babam yoktu, bu nedenle annemle yaşıyordum ama maddi durumum şu an olduğu gibi iyi değildi. Paraya ihtiyacım vardı. Bir gece Namjoon beni bir yere götürdü. Orda bir sürü yaşıtım insan vardı, rap yapıyorlardı. Her hafta yarışma düzenliyorlardı ve kazanan iyi sayılabilecek bir miktar para kazanıyordu. Namjoon lirikal bir kraldır, inan bana. Neredeyse tüm yarışmaları kazanıyordu. Beni de bu işin içine soktu. Sevdiğim şeyi yaparak para kazanabilecek olma düşüncesi güzel gelmişti. Kabul ettim. Başta her şey güzeldi. Gerçekten de bu işte iyiydim. Herkes kendine takma adlar buluyordu. Annem küçükken çok tatlı olduğumu söyleyip bana hep sugar derdi ama telaffuzu tutturamadığı için ağzından hep suga çıkardı. Ben de kendime hiç düşünmeden min suga adını taktım.
Her şey harikaydı. Herkes min sugayı çok seviyordu. Bir dönem harika paralar kazandım. Fakat sonra bu işe olan ilgi azaldı ve çok geçmeden gittiğimiz kulüpte kimse kalmadı. Sonradan öğrendim ki ilgi illegal dövüşlere kaymıştı. Ve inan bana Jimin, aklının alamayacağı miktarda para dönüyordu. Birçok ünlü iş adamı bile bu dövüşleri izlemek için bir servet ödüyordu. Benim de paraya ihtiyacım vardı ve Namjoon ile birlikte bu işe girdik.
Başta çok dayak yemiştik. Özellikle o. 2 kez kolu ve bir kez de parmağı kırılmıştı. O yüzden bu işten bir süre uzaklaştı. Onun yerine ben devam ettim. Her hafta o kulübe gelip ringin arkadasından "min suga!" Diye bağırıp bana tezahürat yapıyordu. Bu ise daha da güçlenmeme sebep oluyordu. Bu gördüğün ev, Jimin. O dövüşlerden kazandığım para sayesinde buraya taşınabildim. Annem çok üzgündü. Eve ağzım yüzüm kan içinde geldiğimde çok ağlıyordu ama ona bir söz vermiştim. O çok imrendiği ışıltılı hayatı ona sunacaktım. Sundum da. İnanılmaz paralar kazandım ve annemi mutlu ettim. Buna 2 sene öncesine kadar devam etmiştim. Sonra annemi kaybettim. Dövüşlerden uzak kaldım ve kendi youtube kanalımı açıp video oyunları oynamaya başladım."
Yoonginin anlattığı şeyler karşısında kalbim kırılmıştı. O harika biriydi.
"Peki neden dövüşlere geri döndün Yoongi, paraya mı ihtiyacın var?"
Güldü. Kafasını iki yana salladı.
"Hayır, para lazım değil." Dedi.
"O zaman ne, neden dövüşüyorsun?" Sorduğum soruyla gözlerini kapatıp alnına düşen saçları geriye taradı. "Aşık oldum Jimin" dedi. "Olmamam gereken birine deli gibi aşık oldum ve bunu istemiyorum. O kişi kalbimi çok kırıyor ve beni görmüyor bile. Hiçbir şeyin farkında değil. Alkol ile de onu unutamıyorum. Aksine ne zaman sarhoş olsam ona yazmak istiyorum. Bu yüzden kendimi oyalamak adına dövüşüyorum. İçimdeki tüm üzüntüyü karşımdaki şerefsizlere döküyor olmak beni rahatlatıyor."
Söylediği şey karşısında ağzımın kuruduğunu hissettim. Başımı sallamakla yetindim. Yoongi dikkatlice tepkilerimi izliyordu. "İşte" dedi. "Hiçbir şeyden haberi yok."
Ardından ayaklandı ve masadaki ilaçla beraber suyu içti. "Yatacağım. Çok ağrım var. Koridorun sonundaki oda misafir odası. Orada yatak var. İyi geceler Jimin."
---
Yoongi uyumaya gidip beni salonda tek başıma bırakalı yirmi dakika olmuştu. Yoonginin sözlerinden sonra aşık olduğu kişinin ben olduğumu anlamayacak kadar aptal değildim. Kafamda bir sürü ses ve düşünce vardı. Gözüm duvardaki saate kaydı. Saat gecenin ikisiydi ve ben, bana aşık olan arkadaşımı(?) az önce öptüğüm koltukta oturup duvarı izliyordum. Ayağa kalktım ve ışığı kapatarak salondan çıktım. Geniş koridorda yoonginin söylediği odaya doğru ilerlerken kapısı açık olan oda gözüme takıldı. 3 monitörlü bir bilgisayarın olduğu büyük oda, açık camından içeriye ay ışığı sızdırıyordu. Hiç düşünmeden odaya girdim. Yoonginin videolarını çektiği oda burasıydı. Işığı açıp odayı inceledim. Kırmızı duvarların krem rengi zeminle buluştuğu, stor perdenin ise açık olan camın önünde uzandığı odaya baktım.
Bilgisayarın yanan ışığından kapalı olmadığını anladım. Uyku moduna geçmişti. Fareyi sallayıp ekranın açılmasını izledim. Masaüstünde bir sürü klasör olmasına rağmen çok düzenliydi. Bilgisayarı karıştırmak istemediğimden kapattım ve çekildim. Odadan çıkacağım sırada esen rüzgarla yere devrilen bir dosya dikkatimi çekti. Üzerinde 'karalamar' yazıyordu. Yere eğilip aldım. İçinde bir sürü koparılmış sayfa vardı. Elime geçen birini alıp yazan şeylere baktım.
"08.10.2018 - elveda, min suga
Tek başınayız yoongi
Hiç kimsemiz yok yoongi
Paramparçayız yoongiSuga bir var bir yok
Kaçacağım da yok bir yol
Tanrı durma yap diyor
Kalbim uslanmıyor
Beden hissizleşiyor acıyı hissetmiyor
Suga yakıp yıkıyor geriye ne kalıyor?Varsa kalp eğer çık öteye göster
Beni böyle yarım bırakma yoongi
Bir söz ver
Veremezsin tabi çünkü hiç işine gelmezBir bak şu haline hep anlamsız tavırların
Sen gidersen eğer hikayemiz yarım kalır
Yeni bir hikaye yazmak baya zaman alır Sayende düşman ettik tanrılarıBunu beraber yapmamız gerek
Yapamıyoruz,
bir kazananı yoksa niye savaşıyoruz?"
Okuğum şeyleri beğenmiştim. Yoongi, kendisiyle konuşurmuşçasına kağıda bir şeyler yazmıştı ve bunun beni neden üzdüğünü anlayamamıştım bile. Gerçekten kendini paramparça mı görüyordu? Ya da kimsesiz?
Elimdeki kağıdı dosyaya geri koyup odadan çıktım. Bulunuğum odanın karşısındaki oda Yoonginin odasıydı. O an tamamen içgüdüsel olarak kapıyı açmış ve içeri girmiştim. Yoongi baş uçunda duran sarı gece lambasının aydınlattığı kadar gözüküyordu. Gözleri kapalıydı üstü hala çıplaktı. O an pencerenin açık olduğunu farkettim. Hava serindi. Pencereye doğru yürüyüp pencereyi kapattım ve Yoonginin yanına ilerledim. Dikkatlice yatağın köşesine oturdum. Ellerimi kapalı gözlerinin üstüne düşen siyah saçlarına götürdüm ve yüzünden çektim. Uyurken titreyen kirpiklerine baktım. Yoongi çok güzeldi. Bunca zaman nasıl onun çirkin biri olduğunu düşündüğümü düşündüm. Gerçekten aptal olmalıydım.
Gözlerim, yüzünü ezberlemek istercesine yüzünün her bir yerinde dolaşırken ellerim hala saçlarındaydı. Yumuşak saçlarında.
Ne kadar süre öyle kaldım emin değildim fakat göz kapaklarım iyice ağırlaşıyordu. Bunu farkettiğimde ayaklandım. Odadan çıkacağım sırada durdum, ve tekrar yoongiye döndüm. Başımı eğdim, uyuyan yüzüne yaklaştım. Ve neden yaptığımı bilmediğim bir şekilde yanağını, gözünün hemen altında duran yarayı öptüm. Ardından açılan üstünü ince örtüyle örttüm ve hiç beklemeden odadan çıktım.
Yoongiye yalan söylemek istemesem de o gece ordan kalamazdım. Salonda dönüp bıraktığım ceketimi giydim, ve hiç ses çıkarmadan evden çıkarak arabama bindim. Eve doğru sürerken tek düşündüğüm şey, bu gece neden yoongiyi öptüğüm olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Instaboy // YoonMin
FanfictionYoongiMin : Instagramda 1M olmuşuz PJM_jimin : Artık çirkin suratını görmek zorunda değilim yani?