2.8

1.4K 130 54
                                    

Ne zaman evden çıktığımı, nöbetçi eczane aramak için arabama binip tüm semti dolaştığımı ve en sonunda eczane bulduğumda ise gerekli malzemeleri alıp yoonginin evinin önüne geldiğimi bilmiyordum. Neden burda olduğuma dair hiçbir fikrim yoktu fakat gelmeseydim aklım hep yoongide kalacakmış gibi hissetmiştim.

Arabadan inip elime aldığım eczane poşetiyle hızlıca daha önce bir kez gelmiş olduğum yüksek binanın içine girdim. Asansörün önünde durup düğmesine bastıktan sonra gelmesini beklerken aklımın bir köşesinde Yoonginin yaralı bedeni dolaşıyordu.

Asansör zemin katta durup kapısı açıldığında büyük asansörün içine girdim ve en üst kata çıktım. Krem rengi düz kapının önünde durduğumda bir nefes çektim. Parmaklarım kapı zilins dokunduğunda içeriden gelen sesi dinledim.

"Tanrım! Her kimsen lütfen acil ya da önemli değilse git burdan."

Acı dolu sesi duyduğumda daha da endişelenmiştim. Tekrar zile bastığımda "Hay sikeyim! Geliyorum" diye inledi ve yaklaşan ayak seslerini duydum.

Kapı açıldığında gördüğüm enkaz karşısında ağlamak istedim. Yoongi, bembeyaz teni artık seçilemeyecek kadar çok morlukla dolu olan çıplak teniyle karşımdaydı. Gözlerindeki yorgun ifade beni gördüğünde biraz yumuşamıştı. Gözündeki yarayı kaşıyıp kapıyı tuttuğu elini gevşetti. "Geleceğini düşünmemiştim."

Gözlerimi devirmek istesem de kendimi tuttum. "Tabiki gelecektim aptal, şu haline bak. Koskocaman bir enkaz gibisin."

Yoongi güldü. Başını yere eğdi ve "kalbim de öyle" diye mırıldandıktan sonra beni içeri davet etti. İçeriye girip kapıyı kapattıktan sonra Yoongi büyük salonunda uzandığı üçlü koltuğa geri döndü ve ayaklarını uzatarak yattı. "Üzgünüm, ağrım var ve yatınca daha az acıyor"

Sorun değil dercesine başımı iki yana salladım ve elimde tuttuğum poşeti kaldırdım.

"Sana krem getirdim."

Yoongi kısık gözleriyle elimdeki poşete baktıktan sonra "gerek yoktu" diye mırıldandı. " ilk kez yaralanmıyorum."

Söylediği bu şeyle gerçekten gözlerimi devirmiştim. O sırada gözüm çıplak vücuduna kaydı. Ağzım bir an için şokla açılmıştı çünkü yoonginin meme ucunda bir piercingi vardı. Bunu daha önce nasıl oldu da farketmedim diye düşündüm. Onu Hoseok hyungun evinde de çıplak görmüştüm.

Gözlerimi yoonginin memesinden çekip morluklar ve çürüklerle dolu olan boynuna çevirdim. Süt beyazı teni artık mor ve yeşil çürüklerle doluydu.

Elimdeki kremleri masanın üzerine bırakacağım sırada masadaki yarısı boş sigara paketi, bitmek üzere olan bir bira şişesi ve erimekte olan buz gözüme çarptı. Kaşlarım çatılmıştı. Yoongi buzu alıp yüzüne koyduğu anda yanına eğilip buzu elinden aldım.

"Buzu direkt yüzüne uygularsan kılcal damarlara zarar verirsin aptal."

Tek gözünü açıp bana baktıktan sonra "uyuşukluk hissi verdiği için acıyı hissetmiyorum" dedi. Yanına eğilip masaya bıraktığım poşeti elime aldım ve içinden mavi kapaklı bir krem çıkardım. Yoongi yorgun bakışlarla beni izliyordu.

"Yattığın yerden doğrul"

Söylediğim şeyle ellerini iki yanına koyup yüzünü buruşturdu ve zar zor oturur hale geldi.

Tam yanında oluşan boş yere oturduğumda bacaklarımız birbirine çarpacak kadar yakındık. Kremin kapağını açıp ufak bir miktar elime sıktıktan sonra "yüzünü bana dön" dedim. Yoongi beni ikiletmeden başını bana çevirdi ve ben, yüzlerimizin arasında ufacık bir mesafe kalana kadar ona yaklaştım ve elimdeki kremi önce burnunun üzerindeki yaraya, ardından gözündeki yara yavaşça sürdüm. Acıtmak istemiyordum bu nedenle parmaklarım olabildiğince nazik bir şekilde yüzünde hareket ediyordu. Yoonginin gözleri kapalıydı ve ben o an, karşımdaki görüntünün çok güzel olduğunu düşündüm. Min yoongi, yaralarla dolu haldeyken bile çok güzel gözüküyordu. Ve ben onun çirkin olduğunu savunan kocaman bir aptaldım.

Instaboy // YoonMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin