4. BÖLÜM : AFFET

429 155 36
                                    

Multimedia: Nilay

Keyifli okumalar

Yabancıyla bakışlarımız kesişince bakışlarımı öğretmene çevirdim. Yabancının kendini tanıtmasını o da tüm sınıf gibi bekliyordu. Yabancı sınıfın ortasına doğru yürüdü ve gözlerini bende sabitleyip kendini tanıtmaya başladı.

"Merhaba arkadaşlar! Ben Aras Kalkan. ............ Koleji'nden geliyorum. Başka söylenecek bir şey olmadığını sanıyorum."

Son cümlesini Semih hocaya bakıp söylemişti. Semih hoca başıyla onaylayınca ona;

"Boş bir yere geç, zaten sadece bir tane boş yer olduğu için bulman uzun sürmez."

Tahmin edin haydi tek boş yer neresi?

Yabancı birkaç adımda yanımda bitti ve çantamı almamı bekledi. Ona somurtarak bakıp çantamı kucağıma aldım ve ona yer açtım. Açtığım boş yere oturdu ve oturduğu gibi hoca ders anlatmaya başladı. İlk gün olmasına bakmadan ders anlatan ve anlattığı konu komik olmamasına rağmen gülümseyen fizik hocamı dinlemeye başladım. Bu adamın neden gülümsediğini anlamıyordum ama fizik onun yaşama sebebi olmalıydı galiba. Yanımdan gülme sesleri gelince kaşlarımı çatıp yabancıya, Aras'a döndüm.

"Niye gülüyorsun sen? Komik bir durum var da ben mi göremiyorum."

Yabancı bana yaklaşıp :

"Dersi bu kadar dikkatli dinlemen bende şaşkınlığa yol açtı. Seni gördüğümde böyle biri olacağın aklıma gelmedi."

"Özür dilerim bay ego yığını. Sizin düşündüğünüz gibi biri olmadığım için. Tüh şansa bakın ki öyle biriyim. Şimdi izin verirsen dersi dinlemek istiyorum. "Söylediklerimin  üstüne de sırıtınca yüzündeki alaylı ifade kayboldu.

" Nilay bakıyorum da yeni arkadaşla hemen de kaynaşmışsın."

Semih hocayı severdim tabi bunda fiziği sevmemin önemi büyüktü. Sanırım tek sevdiğim ders o olduğu için olabilirdi. Sınıftakiler gülmeye başlayınca:

"Evet hocam. Ben de tam Aras arkadaşıma dersi dinlemesi gerektiğini söylüyordum."

Hoca önüne dönüp dersi anlatmaya devam etti. Yanıma dönüp Aras'a bakınca bana sinirli bir şekilde baktığını gördüm. Onu umursamayıp dersi dinlemeye başladım.

Yaklaşık yirmi dakika sonra zil çalmıştı ve ben de kantine inip muzlu sütlerimi almaya hazırlanıyordum ki gidebilmek için bir ayıyı geçmem gerektiğinin farkına vardım. Kendisi uyumakla meşgul olduğu için onu uyandırdım.

"Kalkabilir misin gitmem gerek." Yabancı uyanmayıp masaya güzelce yayıldı. Demek  ki kibarlıktan  anlamıyordu. Aklıma gelen sözcüklerle elimi omzuna atıp onu dürttüm(!) ve:

"Hey kalksana dedim sana duymadın mı beni öküz, dana, eşek, maymun..."

Cümlemi bitiremeden yabancı bir hışımla kalktı ve onun kalkmasıyla ben sırama yapıştım.

"Kulak zarım patladı kızım. Bir domuz kalmıştı söylemediğin. Beni düşürmeye de ant içmiş gibi ne diye ittiriyorsun?"

"Kibarlıktan anlasaydın ilk söylediğimi duyup kalmıştın çoktan . Şuradan çekil de muzlu sütlerime kavuşayım."

Yabancıyı yani Aras'ı ne kadar ittirebildiysem biraz daha ittirip kantine koştum. Kantinci Hüseyin Abi ile sürekli sohbet ederim bu yüzden onunla kanka olmuştuk.

YARALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin