📣📣Sevgili okuyucularım, kurgumun büyük bir çoğunluğu değiştirilmiş, kitap düzenlenmiştir.
Buraya başlama tarihini
yazabilirsin :)•Vinci et Superari; Yenmek ve Yenilmek.
Son zamanlarda artan baş ağrım beni uyandırmayı yine başarmıştı. Neredeyse son bir aydır durmaksızın ağrıyordu. Bu durum her ne kadar kafamı kopartma isteğimi arttırsa da bu şekilde yaşamaya alışmalıydım. Bu yüzden zor da olsa doğruldum ve ayaklarımı yatağımdan sarkıtmayı başardım.
Çıplak ayaklarım yerle temas ettiğinde dengemi hafif kaybeder gibi oldum. Ne yapacağımı bildiğimden olsa gerek, birkaç saniye gözlerimi kapalı tuttum. Karanlık bir yerdeyken bile hissettiğim baş dönmesi geçtiğinde, sandalyemin üzerine fırlattığım sabahlığımı giyerek odamdan ayrıldım. Oldukça yavaş adımlarla mutfağa doğru yönelirken Wiki'nin, "Bugün sahilde yürüyüşe çıkmalısın." demesiyle pek de ufak sayılmayacak bir çığlık attım. Çığlığım yavaşça sönerken duruşumu düzelttim ve saçlarımı geriye atarak, "Her yerden çıkman beni korkutuyor." diye sitem ettim.
Her zamanki mor takım elbisesi içinde, ellerini önünde kavuşturmuş bana bakarak "Beni bu şekilde programlayan sensin." dedi. Gözlerimi kapattım ve sesli bir şekilde nefesimi dışarıya verdim.
"Pekâlâ, Wiki. Hatırlattığın için teşekkür ederim."
Yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirdi ve "Rica ederim." diyerek ortadan kayboldu. Bir insan görünüşünde olan Wiki, aslında benim yarattığım bir robottu. Kemerli bir burnu ve şekilli bir yüze sahipti. Kahverengi yuvarlak gözleri omuz hizasına gelen kıvırcık saçlarıyla uyum sağlıyordu. Ayrıca Wiki, evrendeki her şeyi biliyor ve adını söylediğinizde ansızın yanınızda beliriyordu.
Nihayet mutfağa vardığımda geniş kapının yanındaki ufak kırmızı düğmeye basarak beyaz mermere sahip tezgâhım belirmişti. Yavaş yavaş diğer mutfak eşyaları da ortaya çıkarken, her zaman içtiğim kahvemi yapmaya koyuldum. Kahvemin hazır olmasını beklerken kafamı sol tarafa çevirdim ve beni karşılayan gökyüzüne baktım.
Küçük ve yuvarlak bir pencereden görüş açıma gökyüzü giriyordu. O ufak camdan bütün şehre kuş bakışı bakabiliyordum. Bulutlara üsten bakmak beni huzurlu hissettiriyordu. İşin kötü tarafı ise, bir zaman sonra insanlara dair hiçbir duyguyu tadamayacak olmamdı. Bir insan değildim, bir robottum.
Oldukça sert olmasını istediğim kahvemin yapımının bittiğini belirten sesini duyduğumda düşüncelerimden sıyrıldım ve Wiki'ye seslenerek ağrı kesici hapımı vermesini rica ettim. Elimde beliren hapı birkaç yudum suyla mideme gitmesine izin verirken, o sırada gözlerimin önünde hologram şeklinde beliren Theodor'u gördüm.
Taktığı siyah kemik gözlüklerini düzeltti ve çoşkuyla, "Günaydınlar, hanımefendi!" diye bağırdı. Yeşil gözleri sevinçle parlarken gülümsemeden edemedim.
"Günaydın!"
Kahvemi alıp çalışma odama yöneldiğimde hologram hali beni takip ediyordu.
"Bu sefer lenslerini takmışsın."
Omuzlarımı yukarıya kaldırıp kahvemden bir yudum içtim. "Dün nasıl uyuduğumu hatırlamıyorum. Gözümde takılı kalmışlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANYTHOMİX; Karanlığa Hapsolan Şehir
Science FictionBu bir hayatta kalma hikayesi.. İçini yakıp kavuran suçluluk duygusunu bastırmaya çalışıyordu. Kardeşi başka bir boyutta mahsur kalmıştı. Hem de dedesinin yaptığı sanal bir dünyada. Onu kurtarmak için girdiği bu savaşta galip olma ihtimali düşüktü...