5 Ekim 2017
Sooyoung, ayakkabısının topuğu takılıp yere düşünce sağlam bir küfür savurdu. Düşerken zaten kısa olan eteği daha da açılmıştı. Okulun en kalabalık alanında bulunduğuna bakılırsa çamaşırlar henüz yıkanmadığından giymek zorunda kaldığı kırmızı tangasını epey bir kişi görmüştü. Kısa saçlarını arkasına doğru savurdu ve kalkmaya çabaladı. Önümüzdeki bir-iki ay boyunca eğer yeni bir dedikodu çıkmazsa Sooyoung ve kırmızı tangası mükemmel bir konu olacaktı.
Umarım, diye düşündü. Kimse fotoğraf falan çekmemiştir. Zaten dönem sonu sınavlarıyla başı beladaydı, bir de sapık olanlar ve dedikoducular ile uğraşamazdı.
Park Sooyoung bir makine mühendisiydi. Yani üçüncü sınıf öğrencisi. Aynı zamanda üniversitenin müzik kulübünde baş solistti. Eh, sesi de güzeldi. Hatta epey güzeldi.
"Sen, Park Sooyoung değil misin?"
Sonunda ayağa kalkmayı başarabilmişti. Bir kişi bile yardım etmemişti! Karşısında ona bakan çocuk bir üst sınıftan Lee Taeyong'tu. Epey de yakışıklıydı.
"Evet oyum ve sen kimsin bilmiyorum. Çekilsene yolumdan, işim gücüm var."
Sooyoung yalan söylemekten çekinmezdi. Ufak yalanlar, ona hep yardımcı olmuştu. Taeyong, elindeki zarfı Sooyoung'a uzattı.
"Bunu Bayan Park gönderdi. Hemen okuman gerekiyormuş."
Gözlerini devirerek zarfı alırken sordu Sooyoung."Sandara cadısı mı?"
Cevap gecikmemişti. "Hayır, Bom-shi. Ayrıca, büyüklerine karşı kibar olmayı derhal öğrenmelisin, Park Sooyoung." dedikten sonra uzaklaşmıştı. Sooyoung'un ağzından istemsizce bir "Hah!" sesi çıktı. Nasıl davranacağını elin oğlundan öğrenecek değildi. O canı ne istiyorsa, onu yapardı.
Zarfı çantasına tıkıştırıp etraftaki fısıldaşmalara aldırmadan yoluna devam etti. Metrobüse son anda binip sapık bir adamla, Sooyoung ona "dede" demeyi tercih ederdi, uğramıştı. Bu kadar aksilik yetmezmiş gibi lisede yakın arkadaş olup sonra da aynı eve çıktığı arkadaşıyla kaldığı sekizinci kattaki apartman dairesine çıkan asansörün bozuk olduğu gerçeği ile yüzleşmek zorunda kalmıştı.
Artık sinirleri tepesinde, saçı başı dağılmış, makyajı akmış bir şekilde evlerinin bulunduğu kata ulaştığında son krizi çantasında bir türlü bulamadığı anahtar sayesinde geçirmişti.
Sonunda eve gelebildiğinde karşılaştığı manzara tam olarak şuydu; Kapının hemen solundaki, Amerikan tarzındaki mutfak darmadağındı, Sürekli kullandıkları kahvaltı sandalyelerinin üzerinde ev arkadaşının köpekleri, kai ve kuma dönmece oynuyordu, birazdan birinin kusması çok büyük ihtimal dahilindeydi, oturma odası ise savaş çıkmış gibi dağınıktı. Sooyoung ağlar gibi bir ses çıkarıp tüm sinirini çıkarmak istercesine saçlarını çektikten sonra sinirle arkadaşının odasına yöneldi.
"Ya, Jennie! Seni pis sürtük! Ben ne acılar çekip eve geliyorum ve senin yaptığın şeye bak. Çabuk temizle şu evi!"
Ev arkadaşı Jennie gözündeki uyku bandını çıkarıp Sooyoung'a bir bakış attıktan sonra geri taktı. "Bana ne?"
"Sana ne, mi? Çünkü sen dağıttın evi aptal! Hale bak! Ya ben evdevn çıkarken tertemizdi buralar, ne yaptın, "Yeni Gözlüğüm Nasıl Partisi" falan mı?"
Jennie, tekrar, bu sefer oflayarak, göz bandını çıkardı. "Yo."
"Ya çok sinirliyim bak gelirsem oraya dolabındaki her şeyi parçalarım."
Jennie ayağa kalkıp Sooyoung'a yürürken heceledi. "Of, Soo, çok sıkıcısın."
"Şuna bak ya, sıkıcıyım evet! Duşa giriyorum, çıktığımda etraf toparlanmamış olursa geçen aldığın Dior çantayı parçalarım haberin olsun."
Sooyoung duştan çıktığında etraf tabii ki toparlanmamıştı. Televizyonun karşısında erişte yiyerek yemek programı seyreden arkadaşına nefretle baktı. Sonra sinirle etrafı düzenledi, iki saat sonra her yer tertemizdi ama Sooyoug da bitmişti.
Biraz kendi köpeği Haetnim ile uğraştıktan sonra onu arkadaşları kai ve kuma'nın yanına gönderip telefonunu eline aldı. Gereksiz bir sürü insan, ona instagram'dan mesajlar göndermişti. Hiçbirini okumadan silip uygulamdan çıktı.
Telefonu kapatacakken twitter gözüne çarptı. Trend etiketlere göz atma amacıyla uygulamaya girdi. Her zamankinin aksine mesaj kutusunda kırmızı bir "bir" yazan baloncuk vardı. Merak edip trendlere bakmayı erteledi. Bir mesaj isteği vardı.
"Rosevien" adlı bir hesap. 0 takipçi, 1 takip (@parksooyyoung). Ekim 2017 tarihinde katıldı. Profil, başlık fotoğrafı veya bir biyografisi yok.
Sooyoung mesajın içeriğiyle ile gerçekten meraklanırken normalde "Engelle" veya "Sil" tuşuna basacak olmasına rağmen "Kabul et"i tıklayıp parmaklarını hızla klavyede gezdirdi.
rosevien: kırmızı
parksooyyoung: bu ne?
rosevien: ben de seni seviyorum, kırmızıyı sevdiğin kadar.
(Görüldü. - 22.05)
parksooyyoung: -,-
(İletildi. - 22.05)
rosevien: Kim olduğumu sormayacak mısın?
parksooyyoung: Hayır.
Anonimden yazan korkağın tekisin.
Engel yemek istemiyorsan bir daha yazma Bay Her Kimsen.
rosevien: :)
(Görüldü. - 22.09)
Sooyoung, göz devirip telefonunu kapattı. Aslında kim olduğunu merak ediyordu. Adam gerçekten garipti. Ama, her neyse, diye düşünerek uykuya daldı. Sooyoung umursamaz biriydi. Gereğinden çok fazla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
red, sooyoung ᥊ chaeyoung
Fanfictionrosevien: kırmızı. parksooyyoung: bu ne? rosevien: ben de seni seviyorum, kırmızıyı sevdiğin kadar. parksooyyoung: -,- დ •Wattpad'deki ilk -ve muhtemelen son- SooChae kitabı• დ ©060920-2-220821