g i r i ş

88 15 23
                                    

Bedenimin gücü çekilmiş beni son durağımda gözlerden uzak çaresizce bırakmıştı. Gözlerimdeki yaşlar kurumuştu. Şimdi ruhum ağlıyordu.

Boğazıma bir yumru oturmuşken gözlerimi gökyüzüne çevirdim. Çam ağaçlarının arasından kendini belli eden kara bulutlar beni boğmaya yeterken, başımı hemen yanı başımdaki ona çevirdim. Elimi uzatıp soğuk mermere dokundum.

Parmaklarım soğuktan uyuşmuşken mermerin soğukluğunu daha da hissetmek bendenimi ürpetmişti. Mermerde elimi dolaştırırken kısık sesimden dolayı fısıltı gibi konuştum.

"Yağmur yağacak."

Gözlerimi kapattım. Göğsümdeki ağırlık kendini belli ederken nefes dahi alamaz haldeydim. Yorulmuş kalbim atmak istemezken yanımdaki onun varlığı bunun aksini iddia ediyordu. Kalbime atması için nefes oluyordu.

"Ve yine ikimiz el ele beraber ıslanacağız."

Soğuk mermeri okşarken parmaklarım, o sessizdi. Konuşmadan beni dinliyordu.

Derin bir nefes alıp gökyüzüne baktım. O an gök yarılırcasına gürledi. Bu ses kalbimde yankılanırken kafamı çevirip ona baktım. Hafifçe gülümsedim acı acı. Kalbimde yankılandı.

Tekrar gökyüzüne baktım ve ilk gözyaşı düştü gökyüzünden. Sonra bir iki üç ve hiç bitmeyecek gibi akan gökyüzünün gözyaşları.

Bedenim sırılsıklam olmaya başlarken gökyüzü gürlüyordu. Bizde onun acısını paylaşıyorduk. Gözkapaklarımın çukuru, dudağımın kıvrımları gözyaşlarıyla dolarken gülümseyerek ona baktım.

"Gözyaşları şekerli"

Sonra kendi kendime gülümsedim ve gökyüzüne baktım.

"Gözyaşları şekerli."

Herbir yağmur damlasına benim de gözyaşlarım katılırken sessizce ağladım. Sonra gökgürledi ardı ardına ve bende hıçkırıklarımı serbest bıraktım.

Bedenim sarsılırken ellerimi bir saniye olsun mermerden çekmedim.

Ağladım. Ağladık. Gökyüzü ağladı, ben ağladım.

Her hıçkırığım onun hıçkırığına karıştı.

Zaman öylece akıp giderken bedenim soğuktan titrerken ruhum alev alev yanıyordu. Cehennem ateşinin ortasında kalmış ruhum yanarken onu hiçbirşey kutramazdı. Kurtaracak hiçkimsem, hiçbir umudum kalmamıştı.

"Özledim. Çok özledim."

Bağırdım. Sesim ormanlık alanda yankı yaparken daha çok bağırmak istedim. Sesim yankı yapsın ve kalbime ulaşsın. Ve o, kalbime dokununca bunu hisetsin istedim.

"Çok özledim çok."

Boğazım acımaya başlarken durmadım. Hıçkırıklarım acımasızca beni sarsarken gökyüzüne baktım ve gözlerim yorgunluğa dayanamayıp kapanmadan önce onu gördüm.

Bana koşarak gelirken elimi uzatıp beni kurtarmasını söylemek istedim. Beni cennetine alsın ve bir daha bırakmasın istedim. Temiz ruhu, beni alevlerden alsın istedim. Ellerimi tutsun yanımda olsun istedim. Onu orda gördüğümde beni duymasını istedim. Beni duysun ve kalbimdeki yankılara kulak misafiri olsun istedim. Bana gelirken, onun olduğunu kabul etmek istedim. Beni onun kurtarmaya geldiğini, benim için geldiģini kabul etmek istedim

"Yankı?!"

♧♤

Belime giren ara ara ani ağrılar ile irkilerek bedenim uyandı.

Bedenim buz kesmiş bi halde kaskatıyken yüzümü buruşturdum ve çamurlu toprak yerden ayaklarımı kendime çektim. Kollarımı bacaklarımın etrafına sarıp ısınmaya çalışırken sakinleşmek için gözlerimi kapatıp alnımı çamurlu dizlerime yasladım.

Bedenim üşümeye devam ederken yinede umursamadım. Nefesim normale dönerken derin bir nefes aldım.

Ciğerlerimi toprak kokusuyla doldururken ormanı dinledim. Az ilirdeki suyun sesi usul usul kulaklarıma vururken kuş sesleri de havayı mesken tutmuştu. Hafif esen rüzgarla çamların dalları oynayıp ses çıkarıyordu. Tepenin altındaki orman yolundan geçen tek tük arabaların sesi duyuluyordu. Birkaç dakika nefesimi bile tutarak ormanı dinledim. Ruhum etrafta gezinirken bedenim yorgunca daha fazlasını kaldıramadı. Gözlerimi açıp kafamı kaldırdım. Etrafa kısa bir bakış atarken tek olduģumu bilmeme rağmen yinede kontrol etme gereği duymuştum.

Bakışlarımı kaldırıp gökyüzüne baktım. Hava yağmur sonrası açılan güneşli berak havayla aydınlanmıştı. Derin bir nefes aldım.

Yerimden doğrulmaya çalışırken saçlarımın ve bedenimin çamur içinde olduğunun farkındaydım. Ellerimideki çamura baktım. Ve yerden destek alarak ayağaya kalktım. Bedenim zonklarken hafifçe gerindim. Çamur üstüme yük olmuşken ellerimi enseme atıp, çamurlu saçlarımı ensemden kavradım.

Kıvırcık saçlarım birbirine girmiş çamurlu bir şekilde berbat görünüyordu. Ama bu istemsizce beni rahalatmıştıda.

Saçlarımdaki çamuru beceriksizce sıkmaya çalışırken gitmeyeceğini fark etmemle saçlarımı serbest bıraktım. Çamur banyosu yapmış halimi es geçerek bakışlarımı yanıma çevirdim.

Yüzümü kaplayan huzurlu bir tebessüm ile bir kaç saniye öylece durduktan sonra birkaç adım atıp soğuk mermerin başına doğru uzandım ve çamurlu bedenimi değdirmemeye özen göstererek sıcak ama kurumuş dudaklarımı soğuk mermere bastırdım. Bir kaç saniye öyle kalıp dudaklarım mermerin üstündeyken, çatlamış kısık sesimle fısıldadım.

"Ruhum hep yanında, bedenim senden uzak olsada..."

Küçük bir öpücük daha kondurup geri çekildim ve arkamı dönüp ormanın çıkışına doğru yürümeye başladım.



🌟Oy  verip,

💭Yorum yaparsanız,

Sevinirim :)

Gökyüzüm Siyah OlsadaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin