Gözlerimi açtığımda nerede olduğumu hatırladım ve hemen kalktım Savaşın kolunun altından çıkıp sesler gelen mutfağa girdim.Kuzey elindeki krep tavasını büyük bir ustalıkla çevirdi.
-Kuzey.
-Hı.
-Banada öğret böyle çevirmeyi.
-İşim var.
-"Tamam."Diyip oturma odasının yolunu tuttum sonra Kuzey seslenince ona döndüm.
-Ne?
-Gel öğreticem.
-Yok istemez.İşini hallet.
-Ece buraya gel yaa.
-Yoo gelmicem.
-Demek gelmiyeceksin o zaman ben getiririm.
Bu cümleden sonra beni kucaklayıp mutfağa götürdü.Bunlar beni ne zannediyolardı altı aylık bebek mi?
-Kuzey ya ne yapıyosun.
-Hiiç.
-İyi öğret o zaman.
-Tamam.
Ocaktaki tavayı göstererek al onu şimdi dedi bende aldım sonra havaya at dedi bende attım o ne dediyse onu yaptım ama krep onun kafasına düşünce yanlış yaptığımı anladım.Biraz geç olsada.
-Ece ne yaptın sen.
-Kuzeyli krep yaptım.
-Ece yaa.Ben duş alıcam sen Savaşı uyandır.Yada sen otur ben uyandırayım.
-Yok sen git duş al ben uyandırırm.
-Ben uyandııım.
-Aa bak uyanmış.Sen git duş al.
-Tamam.
-Günaydın Savaş.
-Hıhı
-Ne hıhı
-Sanada anlamında hıhı.
-Hııı
-Ne hııı
-Anladım anlamındaki hıııı.
-Ece biz ne konuşuyoz.
-Aynen ya bu ne.
-Ne anlamında ne bu?
-Savaş.Başlama gene.
-Tamam tamam.
-Sen git kahvaltını et.
-E sen.
-Benim dikişlerim acıyo kalkamam.
-Yaaa.Yardım etsem.
-Bilmem.
Savaş hafif doğrulunca koluna omzunu attı ve mutfağın yolunu tuttuk.
-Savaş benim seni taşıdığım felan yok kendin gidiyorsun.
-Yooo öylemi oluyomuş.
-Çok acıyomu.
-Ne acıyomu?
-Dikişlerin Savaş dikişlerin.
-Hee onlar mı?
-Savaş sen beni işletiyo musun?
-Üstüme iyilik sağlık.
-Neyse geldik zaten artık oturma odasınada Kuzey götürür seni.
-Ece biliyomusun galiba artık dikişlerim acımıyo.
-Savaş bildiğin beni işletiyon sen yaa.
O beni dinlemeden yemeye başlamıştı bile.Kuzeyde gelidiğinde tam olmuştuk.
-Sen neden kahvaltıyı hazırlayıp duşa girdin yeseydin ya geç kaldın valla ben başladım.
-Bende duş almayı düşünmüyodum ama Ece beni krepli Kuzeye çevirince zorunda kaldım.
-Ya Kuzey yanlışlıkla oldu.
-Tamam tamam.
-Savaş gitarın hazırmı.
-Değil.
-Niye böyle konuşuyosun.
-Konuştuğuma şükret.
-Hayırdır ya valla siz bu kafayla devam ederseniz bizden ekip mekip olmaz dakikada bir mod değiştiriyosunuz yok kızmışmışta neymiş benim anlımda bana kızın felan mı yazıyo.
-Ben odaya çıkıyorum sizde biraz sinirlerinize hakim olmayı öğrenin sonra gelin bu böyle olmaz.
-Ece.
-Öğrenin.
Deyip odaya çıktım. Biraz fazla tepki göstermiştim ama olsundu yani dakikada bir kızıyolar ve ben böyle şeylere gelemiyordum.
-Savaş-
Kız haklıydı sürekli saçma sapan tiriplere giriyodum.Ama ben bile bunun nedenini çözememiştim.Ama dediği gibi yapıcaktım.Öğrenicektim.
-Kuzey sen neye sinirlendin?
-Hiiçç.Ya sen
-Bende hiiiç.
İkimizin arasındaki garip bakışma bişeyleri açıklar nitelikteydi.
-Bişey sorucam?(Kuzey)
-Sor.(Savaş)
-Eceyle senin aranda bişey mi var?
-Hayır yok.Ama bu olmayacağı anlamınada gelmez.
-Hmm evet ama karşısına senden önce başka birileri çıkar felan yani.
Bu bir meydan okumaydı.Hemde Ece nin üzerine bir meydan okuma.Şimdi liseli ergenler gibi kız kim kendine aşık edicek mi oynuyorduk. Hayır Ece o kadar basit değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çikolatalı Lahmacun
RandomBakıcı olarak işe başlayan ve ufak bir süprizle karşılaşan Ece'nin sonradan bir müzik gururbu teklifi almasıyla ilginçleşen aşk üçgenimiz. Bakalım Ece onu son derece güzel seven nazik centilmen Kuzeye mi yoksa Piskolojik sorunları olan öfke konturo...