𝒢𝑜𝑜𝒹𝒷𝓎𝑒

818 55 41
                                    





Final bölümü, iyi okumalar. Sizi seviyorum. 💚












" Noel, lütfen daha fazla ağlama. "

Amy saçlarımı usulca okşuyorken konuşmuştu, dizlerine kafamı koymuş ve yatakta uzanırken sessiz hıçkırıklarımı döküyordum. Hava çoktan kararmaya başlamıştı ve odanın ışığı kapalı olduğu için çoktan karanlık çökmeye başlamıştı odaya. Ağlamamı durdurmaya çalıştım ama başaramadım, kendimi sıktıkça daha da boğuluyor ve biraz daha fazla ağlıyordum. Zaten şimdi sussam bile, göz yaşlarım akmasa dahi bir ömür yüreğim ağlamayacak mıydı? Onsuzluk, bir yük gibi omuzlarıma binecekti. Çok ağır gelecekti, çok. Gözlerim onun bir güneş kadar parlak, o güzel gülümsemesini görmeden nasıl dayancaktı? Burnum onun güzel, eşsiz kokusunu solumazsa bir ömür sızlayacaktı. Kulaklarım onun eşsiz sesini yakından duymazsa sağır olacaktı diğer tüm seslere. Ve ellerim ondan başkasına dokunmak istemeyecek, tenim ondan başkasına ait olmayacaktı. İlk ona açmıştım kendimi ve son kez onunla kapatacaktım her şeye kendimi. Çünkü ben, o olmasa bile bir ömür ona ait olacaktım. Onun haberi olmasa bile, ben ona sadık kalacaktım.
O benim artık hiçbir şeyim olmasa bile.

Doğrulmuş ve dağılan saçlarımı düzeltip göz yaşlarımı silmiştim. Amy'nin hüzünlü bakışları üzerimde iken ona dönüp bakmış ve kızarık gözlerimle gözlerinin içerisine bakmıştım. Hissettiğim acının tarifini hiçbir zaman yapamayacaktım, tarifi hiçbir zaman olmayacaktı.
" Amy. " dedim, uzun süreden sonra ilk defa konuştuğumda boğuk çıkan sesim kulak tırmayalayıcıydı. Bir nebze olsun, hissettiğim şeyin tarifini yaparcasına konuştum. Ama bu söylediklerim bile yeterli olmayacaktı asla.
" Sanki Harry bir bıçak, bende durmadan içimi deşiyorum o bıçakla. " Çaresizce söylediğim sözlerime, aynı şekilde çaresizce bakıyordu Amy'nin gözleri. Sonra ben yeniden hıçkırdım ve daha fazla dayanamayarak güçsüz ve savunmaz tarafımı da alarak banyoya koştum ve kapıyı kapatarak yere çöktüm.

Boğuluyordum, nefes alamıyordum sanki. Neden onu durduracak güce sahip değildim ki? Onun için neden değerli değildim, onun gitmesine engel olacak kadar bile değerli olsam yeterliydi. Gitmesi de mühim değildi, beni neden istemiyordu? Neden yanında götürmüyordu? Gidiyorum bile dememişti, Amy öğrenip bana söylemesiydi gideceğini eğer bilmeyecek ve ona veda bile edemeden, son kez göremeden beni bırakıp gidecekti. Onca yaşadığımız şeyi, bir teşekkür ile kenara atabilmişti. Yanlış olan neydi? Yanlış olan aşkım mıydı? Yanlış bir adama mı aşık olmuştum ben? Tanrı neden beni en sevdiğinle sınayıp cezalandırıyordu? Neden Tanrı, aptal bir aşığa yardım etmiyordu?

Saatlerce orada öylece göz yaşı döktüm ve Harry'nin son kez sahneye çıkacağı vakit geldiğinde kısa bir duş aldıktan sonra banyodan çıkmıştım. Amy hala yatağın üzerinde oturmuş beni bekliyordu. Onunla kısa bir bakışmanın ardından aynadan şişmiş ve hala daha kızarık olan gözlerime baktım ve sonra onun sesini duydum. " Oraya gitmek ve onu görmek sana acı verecek, kendine neden bunu yapıyorsun? " dediğinde Amy, burukça bir tebessüm ederek, " Çünkü bu onu son görüşüm olabilir. " dedim. Daha fazla bir şey söylemedi, ona veda edecektim bu gece. Ve ben onun bana almış olduğu, kırmızı elbiseyi giydim. Tıpkı, onunla yemeğe gittiğimde ki gecede olduğu gibi saçlarımı topladım. Beni bir kez daha görmek ister miydi, bu kırmızı elbisenin içerisinde? Aynadan kendime bakarak derin bir nefes aldım, boş kalan boynumda gezindi bir süre gözlerim. Sonra, gözlerimin önüne bana hediye ettiği kolyeyi boynumdan çekip alıp ona attığım geldi.

" Hadi, gidelim. " dedim Amy'ye ve biz otelden ayrıldık. Barın önüne geldiğimizde ise düşündüm, ilk gün buraya geldiğim gibi heyecanlı ve mutlu değildim. Aksine, korkak ve perişan bir haldeydim.
Bara girdiğimizde her zaman ki yerimize geçtik, sahneye en yakın olan yere. David bizden önce gelmişti. Beni gördüğünde gözleri yüzümde bir süre oyalandı ama bir şey söylemedi. Bende konuşmadım, Amy'de öyle. Yalnızca sessizce durarak, Harry'nin sahneye çıkmasını bekledik.
Ve bir kaç dakikanın ardından o sahneye çıktı, gözleri anında alışık olduğu benim olduğum kısma kaydığında beni görmesiyle gözleri bende takılı kaldı. Sonra üzerimi süzdü ve üzerimde, bana aldığı kırmızıyı elbiseyi gördüğünde yeniden gözleri gözlerime çıktı. Lanet olsun ki, tek bir duygu bile yoktu bakışlarında. Okuyamıyordum, hiçbir şey anlayamıyordum. Işıklar azaldığında ve sadece Harry'nin sahnedeki bedeninin üzeri ışıkla aydınlandığında Harry benim üzerimdeki bakışlarını çekerek karşısına baktı ve dudaklarını mikrofona yaklaştırarak konuştu.


Goodbye || harrystyles. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin