yuvarlak pizzalar neden kare bir kutuda gelir? ↬ woosan

yedi

"sesinin güzel olduğunu düşündüğü için öyle söylemiştir." san gülerek yatağın üstünden kalkarken wooyoung, hâlâ aldığı o güzel iltifatı düşünüyordu. "tekrar görüşecekmişiz!" woo, mutlulukla ellerini çırparken gülümsemişti karşısındaki çocuğa. "evet, görüşeceğiz.." san, gülerken kendi kendine mırıldanmış ve başını yere indirmişti. wooyoung fazla saftı. ve woo'nun saf oluşu, san'ı biraz daha etkiliyordu. bu hareketleri çok tatlıydı san'a göre.

"akşam olmuş.. ben artık eve geçmeliyim wooyoung." san, saçlarını karıştırırken başını kaldırıp woo'ya bakmıştı. "hemen mi?" woo'nun yüzü düşerken san'ın gülümsemesi yer edindi dudaklarında, "istersen tekrar gelebilirim, yarın mesela.."
"olur!" wooyoung'la anlaşan san, bir süre daha orada vakit geçirip evine gitmişti.

evine geldiğinde ise yatağa attı kendini. komidinin üstündeki telefonu ikide bir gözüne çarparken woo'yu aramamak için tuttu kendini.
eğer tekrar ararsa konuştuğu çocuğun kendisi olduğunu anlayacak diye korkuyordu. o telefondaki san'ı sevmişti, gerçekteki değil..

derin bir iç çekip telefonunu aldı eline, ilk şarjı, daha sonra ise saat çarpmıştı gözüne. akşam olmak üzereydi, şarjı da o kadar woo'yla konuşmanın ardından azalmıştı.
ama azalmasına da değmişti.
gülüp şarja taktı telefonunu. fakat ayakları, onu, pencerenin yanına sürüklüyordu. wooyoung orada mı,
ordaysa kimleri gözlüyor..?
san'ın beynindeki düşünceler durmaz, bir o yana bir bu yana çarpar iken penceresinin perdesini aralayıp çaktırmadan baktı karşı binaya.

odada kimseyi göremedi bir süre, tam gözlerini çekip tekrardan kendi işine dönecekken wooyoung, gülümseyerek odaya elindeki telefonuyla girmişti.
çok geçmeden de telefonu kulağına koymuş ve biraz beklemeye başlamıştı. birini arıyor olmalıydı.
peki neden aynı zamanda san'ın telefonu da çalıyordu? yoksa wooyoung ciddi ciddi san'ı mı arıyordu?

telefonuna sarılan san, çok bekletmeden açmıştı telefonu. "alo?"
"şey.. şey için aradım.." woo lafı ağzında gevelerken derin bir nefes almış ve kendine güvenerek konuşmuştu, "bir düet yapmak ister misin?"