wooyoung, akşam oluşunu umursamayıp elindeki telefonla hızlıca evden çıkmış ve san'ın apartmanına girmişti. beynindeki düşünceler aynıydı ve gittikçe de saçmalıyordu.
oNLAR AYNI KİŞİLERDİ.
AYNI.neden bu kadar heyecan yaptığını bilmiyordu fakat bir anda san'ın evine gidesi gelmişti. ona söyleyecekti, telefondaki kişiyle aynı kişi olduğunu. ve bir anda olduğu yerde durdu. ya san telefondaki kişinin woo olduğunu çoktan anlamışsa da bir şey çaktırmıyorsa?
geri dönmeyi düşündü bir an için, fakat artık çok geçti.çünkü çoktan zile basmıştı gerizekalı.
kapıyı açmak için ayaklanan san, kapıyı açtığında woo'yu görmüş ve şaşırmıştı, "huh, woo? bir şey mi oldu? gel istersen içeri." woo öylece kalırken ne diyeceğini şaşırmıştı fakat, içinden bir ses olayı direkt söylemesi gerektiğini söylüyordu.
"ee.. san."
"hm?" san, gülümseyerek ona bakarken woo, san dışında her yere bakıyordu.ne demeliyim diye düşüne düşüne bir hâl olmuştu. of direkt söyle işte!
"sen şeysin.. benim.. telefondaki.."
woo cümleyi toparlamaya çalışırken küçük çaplı bir kahkaha atmıştı san.
woo'nun olayı anlaması biraz uzun sürmüştü fakat anlaması pek bir şey de değiştirmemişti aslında. anladığı şeyi doğru düzgün anlatamıyordu çünkü! "iyi misin wooyoung?"
"hayır değilim!"san gülmeye devam ederken woo'nun elini tutup evin içine çekmişti. akşam yemeğini yiyecekti, onunla beraber yemeyi düşünüyordu. "biraz burda dursan sorun olmaz diye düşünüyorum." demişti san. woo ise san'ın dediği şeyi es geçmiş ve sorusunu yöneltmişti, "o çocuksun değil mi?" mutfağa geldiklerinde woo'nun elini bırakmıştı san. "hangi çocuk?" diye sormuştu bilerek.
"bana sesimin güzel olduğunu söyleyen çocuktan bahsediyorum!" woo dediği şeyi idrak edince kendisi de şaşırmıştı. o zaman san, onun sesini güzel buluyordu. tam şu anda şuraya yığılabilirdi!"sence de bunu anlaman biraz uzun sürmedi?" san gülerken woo'nun yüzünü incelemişti bir süre. "hem de ne kadar uzun sürdü! ya seni salak insan, nasıl anlamadın ilk anda!" woo kendine kızarken aynı zamanda da gülüyordu salaklığına. "boşver şimdi bunu, yemek ye benle. en azından kısa bir süre." san sandalyelerden birine otururken woo'yu da yanındaki sandalyeye oturtmuştu.
"ama-"
"aması falan yok, ye hadi." san, gülümserken woo'yla beraber yemeğini yemeye başlamıştı.
daha sonra ise algıladığı şeyle yavaşça yemekten başını kaldırmış ve woo'ya bakmıştı donuk bir şekilde.
"ne? neden öyle bakıyorsun?" woo olayı anlamamıştı ve öylece san'a bakıyordu. başını tekrardan yemeğine döndürmeden önce konuşmuştu san, "sakın kendine bir daha salak deme." kendi kendine mırıldandı, "bundan hoşlanmadım.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yuvarlak pizzalar neden kare bir kutuda gelir? ↬ woosan
Fanficchoi san x jung wooyoung text+düz yazı sadece bir numara işletmek istiyorsun sonra hop ver elini amsterdam ada sahilleri. gereksiz güncelleme: bu kitap bi' ara woosan'da #1 oldu ne alaka hâlâ bilmiyorum