"Avlu iznine çıkmış gibi bahçede volta atıp duruyoruz, hâlimize bak amına koyayım."
"Küfür o küçük dudaklarına hiç yakışmıyor güzellik."
Taehyung her zamanki gevşekliğiyle kolunu Yoongi'nin omzuna atıp ağırlığını da ona yüklediğinde, Yoongi yüzünü buruşturarak Taehyung'u itmeye çalışıyordu. Ben ise tombul yanaklarımın toplanmasına sebep olan hafif bir gülümsemeyle yanlarında yürüyordum.
"Bu akşam film izlemeye geliyorsunuz değil mi? Filmi ben seçeceğim bak, gelmezseniz ağlarım."
"Gelmeyeceğimi söylersem bağırarak ağlamanı izleyebilir miyim?"
Yoongi'nin cümlesi üzerine Taehyung kolunu ondan korkarak çekmişti.
"Bazen beni çok korkutuyorsun lan."
"Gönül rahatlığıyla uyuyabilirim bu gece öyleyse."
Yoongi'nin Taehyung'a olan tavırları beni güldürüyordu çünkü Yoongi aslında pamuk gibi bir insandı. Kim Taehyung'un böyle bir insanı bile sinir edebiliyor olması yetenek sayılmalıydı, sahiden.
"Sen geliyorsun değil mi?"
Bahçede turlamaya devam ederken Taehyung yüzünü bana dönerek sorduğunda onayladım onu.
"Yapacak daha iyi bir şeyim yok sanırım."
"Güzel, size iyi volta atmalar öyleyse."
Ellerini cebine atıp yavaş adımlarla binaya girişini ve gözden kayboluşunu seyrettim. Yoongi hâlâ Taehyung'a küfrediyordu ve ben hâlâ gülümsüyordum.
-
Ekranda dönen filmi bu sefer vakit geçirmek için değil, ilgimi çektiği için izliyordum. Biraz beyin yakan bir bilim kurgu filmiydi, hâliyle salondaki yedi kişiden çıt çıkmıyor, herkes olaylara yetişmeye çalışıyordu.
"Beğendin mi?"
Yanımda oturan Taehyung kulağıma doğru eğilip fısıldadığında, kafamı ekrandan çevirmeden onayladım onu.
"Film zevkimi hep överler."
"Hm, öyle mi?"
Onun filme değil bana baktığını biliyordum. Çabuk sıkılan yapısı sağ olsun, muhtemelen bu filmden de sıkılmıştı. Ya da daha ağır basan bir ihtimalle; bunu da izlemişti.
"Daha eğlenceli bir şeyler yapmak ister misin?"
"Ne gibi?"
Bakışlarımı inatla filmde tutuyordum, televizyonun sesini duyamasam da. Taehyung'u başımdan savmaya çalışıyordum ama işe yaramayacağına adım gibi emindim.
"Bir dal sigaram var."
"Kullanmıyorum ki."
"Ne güzel, ben de."
Kafam nihayet ona döndüğünde ciddi olup olmadığını anlamak için yüzüne baktım. Alay kırıntıları yoktu, dümdüz bakıyordu yüzüme.
Tutmaya çalıştığım kahkaham küçük kıkırtılarla patlak verdiğinde o da benimle gülmeye başlamıştı. Bütün salondan yükselen azarlama sesleriyle gülmemi bastırmaya çalıştım.
"Bana mı bağırıyorsunuz siz?"
"Aynen öyle yapıyoruz, şimdi kapa çeneni Taehyung."
"Yoongi, kalbimi kırıyorsun sürekli. Üzülüyorum bak."
Yoongi istifini bozmadan televizyona döndüğünde sessizlik on saniye sürmüştü, ve bozan yine Taehyung'tan başkası değildi.
"Kadın kendisiyle sevişip kendini doğuruyor bu arada."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
worms | taekook
FanfictionO bir şey demedi, ben de demedim. Sessizlik beni rahatsız etmedi. Kendi kendime olsaydım yer bitirirdi, biliyordum. Ama akşamın hararetinden midir, şehir ışıklarından mıdır bilinmez, o akşam yüz küsür kiloluk bedenin içine hapsolmuş bir kuş gibiydim...