13

1.1K 83 59
                                    

Jeno halkında ne hissetmem gerektiğine emin değildim. Bir tarafım artık onu unutmam gerektiğini söylerken diğer tarafım ne kadar beni zor durumlara soksa da, onunda insan olduğunu ve hatalarının affedilmesi gerektiğini söylüyordu. Tabii burada ona aşık olduğum gerçeği ikinci tarafın basbas bağırmasına da destek oluyordu.

Amacını açıklaması daha çok kafamı karıştırmıştı. Yuta'nın bir şeyler sakladığına bu kadar emin olması tuhaftı. Ama en absürt tarafı ise onunla arkadaş olarak bu olayları nasıl çözmeyi planlamasıydı.

Jeno dediğim gibi beni her zaman allak bullak ediyordu. Vanilya kokulu pürüzsüz teni tenime değdikçe kalbim acıyor, zihnim kanıyordu. Fakat onu bana zarar veren bir uyuşturucu gibi kendime yakın tutmadan edemiyordum.

Onu ne zaman düşünsem sağlıklı karar veremiyordum. O kadar fazla anımız vardı ki, şu an onu görememek canımı çok fena acıtıyordu.

Yanımda olsun, sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi sabaha kadar onu izleyeyim istiyordum.

Ona ihtiyacım olduğu gerçeği yüzüme tokat gibi yapışırken işlerin hangi ara bu kadar karışıklaştığını bir türlü algılayamıyordum.

Üç yıl önce tanıştığım bu kusursuz çocuk, beni kendine sıkı sıkı bağlamıştı ve ne zaman ayağı takılsa onunla beraber sarsılıyordum.

Ondan kurtulmam imkansızdı. Zihinlerimiz ve duygularımız birbirlerine körü körüne bağlanmıştı ve ben de fikirlerinden asla vazgeçmeyecek dar zihinli birisiydim.

Her zaman çok düşünen birisi olmuştum. Yaşanan her şeyi zihnimde daha da büyütür, çıkılmaz hâle getirirdim ve şu anda o durumlardan birisindeydim.

Açık kahverengi ağırlıklı odamın içerisinde, kendimi yatağa atmış bir şekilde tavanı izliyordum.
Arkada alçak sesle The 1975 - Somebody Else çalıyordu.

Kafam bu kadar karışık olmasa kesinlikle uyurdum fakat uyumama engel olan düşüncelerim beni rahat bırakmıyordu.

Ne kadar bu hâlde kalmıştım herhangi bir fikrim yoktu. Ama belimin ağrısı yüzümü buruşturmama sebep olurken yatağımda oturma pozisyonumu aldım.

Siyah rengi saçlarımdan kayıp giderken kendime en çok yakıştırdığım karamel rengine boyamaya karar vermiştim. Bu yüzden saçım eski hâlinden daha sağlıklı duruyordu ve bu da az da olsa moralimi düzeltiyordu.

Ayrıca Jeno'nun Yuta'yla takılırken sinirden fark edemediğim detay şu aralar sık sık aklıma geliyordu ve kendimi kaybetmeme engel olamıyordum.

En son Jeno'nun saçı siyahtı. Siyah rengi bile beni deli ederken gri saçlı Jeno'ya karşı nasıl yenilmemiştim aklım almıyordu. Bir kurgu karakteri gibi kusursuz güzelliği vardı. Bir kere bakmak yetmiyor, gözünün altındaki benden dudaklarının kıvrımının uzunluğuna kadar ezberlemek istiyordum.

Güzelliği aklıma gelince ister istemez karşımdaki duvara baktım. Orada onu çizdiğim onlarca resim vardı. Ayrıca polaroid fotoğraflarımız duruyordu.

Daha önce fark etmesem bile hayatımı Jeno ile geçirmiştim. Ne olursa olsun her şeyi bana o öğretmişti. Ailemle zorla gittiğim bir davetten bile kaçırmıştı beni, üzerimdeki takım elbiseyle gidip sahilde yürümüştük.

Günlerce birbirimizde kalmıştık. Saçma sapan şeylere gülüp durmuştuk. Sabahları bana kahvaltı hazırlamıştı ve kendisi bile beğenmediği için beni ayaklarımdan sürükleyerek kahvaltı yapmaya götürmüştü

Dans ettiğim zamanlarda yanımda hep o olmuştu. Değerlendirmelerim için panik ataklar geçirdiğim zaman sahnenin arkasında beni sakinleştiren yine o olmuştu.

there you are | nomin✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin