"Kocam mı? Sen kocam falan değilsin! Ben kimsenin eşi değilim.” diye avazı çıktığı kadar bağırdı Baekhyun ama kendi sesinden kendi irkilmişti. Bu arada başının zonklaması da iyice azıtmıştı.
Adam yavaşça uzandı ve Baekhyun'un sol elini tutup kaldırdı.
Baekhyun üçüncü parmağındaki alyansı görünce nefesini tuttu.“Tanrım, ne kadar da unutkan!” diye söylendi adam usulca.
Ardından Baekhyun'un elini dudaklarına götürüp yüzüğü öptü ve elini çevirip avucuna da dudaklarıyla dokundu.
Baekhyun birdenbire midesinde bir kımıldanma hissetti, ardından kasıklarının kasıldığını fark etti. Yavaşça nefes aldı. Adamla aralarında cinsel bir çekim olabilirdi fakat bu parmağında daha önce hiç görmediği bir alyans bulunduğu gerçeğini görmesine engel değildi. Parmağında altın bir alyans vardı!Kimsin sen?” diye mırıldandı Baekhyun güçsüzce.
Adam dikkatle Baekhyun'un gözlerini araştırdıktan sonra başını iki yana salladı.
“Baekie, sevgilim... Lütfen bana ismimi hatırlamadığını söyleme.”Baekie mi? Baekhyun birden poposundaki dövmeyi hatırladı.
Baekhyunie Wonho'yu Seviyor.
“Wonho mu?”“Aferin sana.” dedi adam yavaşça ve aralarındaki havluyu alıp yere bıraktı.
Adamın gözlerindeki arzuyu fark edince Baekhyun'un bütün bedeni titredi. Donup kalmıştı. İstese bile yerinden kımıldayamazdı.“Hiç kimse bana Baekie diye hitap etmez.”
Adamın kahve gözleri koyulaştı. “Ben Baek'i tercih ederim.” diye mırıldandı ve Baekhyun'u kucağına aldı.“Ne... Ne yapıyorsun?”
“Tatlı kocamla sevişeceğim.”
“Ben... Hayır... Yapamam...”
Ancak Baekhyun kekelemelerine daha fazla devam edemedi. Kocası olduğunu iddia eden adam, neydi adı, hah, Wonho... Wonho dudaklarıyla ağzını kapamış ve onu yatağa taşımıştı.
“Evet, elbette yapabilirsin.” diye mırıldandı Wonho. “Hem de muhteşem sevişebileceğini biliyorum.”
Baekhyun yatağın ortasında itiraz etmek için ağzını açtı ama yanına uzanıp onu kollarına alan Wonho'nun öpücükleri adeta zihnini bulandırıyordu.
Onun ağırlığını bedeninin üzerinde hisseder hissetmez, bunu daha önce yaptıklarını hatırladı. Ve nedense onunla sevişmenin son derece doğru geldiğini düşünmeden edemedi.
~~~
Baekhyun yeniden uyandığında saat on biri on geçiyordu. Ancak bu kez nerede olduğunu düşünmeye ihtiyaç duymadı. Başı hâlen ağrıyordu ağrımasına ama ağrısı kolları arasında yattığı adam kadar korkutucu değildi.
Wonho. Adının Wonho olduğunu söylemişti. Hayır, söylememişti de, kendisi dövmesinden bunu çıkarmıştı.Baekhyun içinde büyüyen paniği yok etmek için gözlerini kapadı.
Panik yaşıyordu, çünkü Wonho'nun vücudunun bir yanındaki ağırlığından dolayı inanılmaz bir sıcaklık ve emniyet duygusuyla sarılıp sarmalanmıştı. Annesiyle babasının evinden ayrıldığından beri ilk kez kendini böylesine güvende hissediyordu.
Ya yaşadıkları sekse ne demeliydi?Yüce Tanrım, âdeta bir ihtiras denizinde yüzüyorlardı. Wonho onu yatağa taşıdığından beri iki kez sevişmişlerdi, artık bitkin düşmüş bir haldeydi. Demek şehvet denen şey buydu. Oysa annesine göre soylu insanların evlilikleri şehvete değil, asalete ve paraya dayanırdı.
Baekhyun derin bir nefes aldı ve yavaşça kımıldanıp onun kollarından sıyrılmaya davrandı.Bu adamla arasına bir mesafe koymak zorundaydı. Daha sonra belki mantıklı bir iki laf edebilirdi. Nasıl başarabileceğini bilmiyordu ama bir an önce bu evlilikten kurtulmak zorundaydı. Herhalde evlilikler nasıl kolayca gerçekleştiriliyorsa, o kadar da kolay sonlandırılabilirdi, değil mi?
Baekhyun usulca adamdan uzaklaştı ve sonunda yataktan kalktı.Kalkar kalkmaz da dönüp yatakta yatan adama baktı. Aynı anda eli kalçasındaki dövmeye gitti. Hâlâ oldukça hassastı. Birden içini bir utanç duygusu sardı. Sadece evliliğini değil dövmeyi de yok etmesi gerekiyordu.
İçinden bir ses, dövmeden kurtulmanın evlilikten kurtulmaktan çok daha kolay olacağını söylüyordu.
Adama bakmaya devam ediyordu. Sık kirpiklerinin gölgesi yanaklarına düşmüş, biçimli dudakları hafifçe yukarıya kıvrılmış, gülümser bir ifadeye bürünmüştü. Muhteşem bir yaratık olduğunu kabul etmek zorundaydı. Baekhyun içini çekti. İnanılmaz yakışıklı bir tipti.Yaptığı şeyi yapmasının tek nedenini alkole bağlayamazdı, anlaşılan adamın görüntüsünün de karar vermesinde epeyce etkisi olmuştu.
Ancak artık ayılmıştı, hatta çatlayacakmışçasına şiddetle ağrıyan başına bakılırsa fazlasıyla ayıktı. Bu durumda tek bir şey yapabilirdi. Ortadan kaybolmak. Baekhyun elinden geldiğince sessiz giyindi ve eşyalarını toparladı. Ses çıkarmamak için tek bir fermuar bile çekmedi. Komodinin üzerinden saatini almak için eğildiğinde bakışları bir resme ve altındaki kâğıda takıldı.
Oh Tanrım.
Bu evlilik fotoğraflarıydı ve evlilik belgeleri. Daha yakından bakmak için fotoğrafı alıp ışığa tutu. Yüzlerindeki ifadeyi görür görmez ağlamak istedi. Öylesine mutlu görünüyorlardı ki. Kendi yüzüne yoğunlaştı. Aklı başında olmamasına karşın kesinlikle normal göründüğü için bir an rahatlar gibi oldu.Baekhyun içini çekerek fotoğrafı bıraktı, aynı anda evlilik belgesinin altında bir başka fotoğraf olduğunu fark etti. Onu da eline aldı, alır almaz da inlememek için kendini güçlükle tuttu. Aralarında duran adam papaza benzemiyordu, kim olabilirdi? Arkalarında mihrap görünüyordu, elinde Irene’ın gelin buketi vardı. Fotoğrafı dikkatle inceledi. Adamın kabartılmış saçları, uzun favorileri, vücudunu saran beyaz işlemeli tulumu 1960’lar havasını yansıtıyordu. Fotoğraftan bir şey çıkaramayınca evlilik serti fikasını eline aldı. Tanrım! Bunu yapmış olduğuna inanamıyordu.
Hiç mi aklı başında değildi?
Baekhyun omuzlarının düşmesine engel olamadı. İşte sorun da buydu. O sırada düşünecek durumda değildi, Wonho da öyle. Bakışları yatağa kaydı. Tanrı’ya şükür hâlen uyuyordu. Yeniden evlilik sertifikasını inceledi.
Wonho..Baekhyun gidip yatağın önünde durdu ve hâlâ uyuyan adama uzun uzun baktı. Ardından alyansı parmağından çıkardı ama içinden bir ses bunun evliliğin kendisinden de büyük bir hata anlamına geleceğini söyleyip duruyordu. İyi de içinde bulunduğu çıkmazdan kurtulmanın başka bir yolu var mıydı? Yavaşça gidip yüzüğü fotoğrafların yanına bıraktı. Küçük valizini ve çantasını alıp odadan çıktı.
Baekhyun uçak kalkana kadar kendini güçlükle tuttu. Havalandıklarında ağlamaya başladı. Ancak ne için ağladığından çok emin değildi. Hiç tanımadığı bir adamla alkolün etkisiyle evlendiğine mi yoksa hayatı boyunca başına gelen en güzel şeye sırtını döndüğüne mi ağlıyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bad things • wonho,baekhyun✓
Short Story"Yalan söylüyorsun. Benden uzak dur, seni sapık!" Wonho bir anda Baekhyun'u kollarının arasına aldı ve dudaklarına seksi bir öpücük kondurdu. Baekhyun kendini çabuk toparladı ve Wonho'dan uzaklaştı. "Kimsin sen?" Wonho'nun gülümsemesi bir anlığına d...