Baekhyun daha annesiyle babasının evinden ayrılmadan önce evliliklerine bir şans vermeyi kafasına koymuştu. Tam olarak ne zaman kararını vermişti, bundan pek emin değildi ama galiba annesinin kendi soyu sopuyla ilgili hava atmasıyla, babasının Wonho'nun yaptığı bir espriye gülmesi arasında bir yerlerde olmuştu.
Babasını en son ne zaman bu kadar keyifli gördüğünü hatırlamı yordu. Gözleri parlamış, Wonho'nun esprilerine dizlerine vurarak gülmüştü.
İçinden bir ses annesiyle babasının bulunduğu ağırbaşlı ortamda bile böylesine seksi imalarda bulunabilen bir adamla evliliğin, sıra dışı olacağını söylüyordu.Baekhyun dairesine gitmek için bindikleri takside tüm benliğiyle yanında oturan adamın fakındaydı. Ellerini kucağında sıkı sıkıya birbirine kenetlemiş, gergin bir ifadeyle oturuyordu. Kendi kendini sakin olması konusunda ne kadar ikna etmeye çalışsa da başaramıyordu. Taksi nihayet evinin önünde durduğunda titremeye başlamıştı. Emin olduğu tek bir şey vardı, o da titremesinin nedeni korku değildi.
Bu arada Wonho da Baekhyun'un panik içinde olduğunun farkındaydı. Annesi ve babasıyla vedalaştığından beri yüzündeki ifade hiç değişmemişti. Hele taksiye bindiklerinden bu yana iyice kendi kabuğuna çekilmişti.
Artık Baekhyun'un evine geldiklerine göre onu rahatlatmak kendisine kalıyordu. Bereket versin bunu nasıl başaracağını da gayet iyi biliyordu.Wonho taksiden indi ve şoför bagajdan valizini indirirken cüzdanından para çıkarmaya koyuldu.
Baekhyun ise kendini kontrol etmekte güçlük çekiyordu. Grip olmuş da ateşlenmiş gibi çeneleri birbirine vuruyor, midesi bulanıyordu. Vücudundaki her kas birdenbire depara kalkıp hızla koşmak için can atıyordu ama Baekhyun'un koşmak istediği tek yer Wonho'nun kollarının arasıydı.Köşedeki sokak lambasının ölgün ışığının altında Wonho'nun omuzları iyice geniş görünüyordu. Wonho parayı ödeyip kendisine döndüğünde Baekhyun nefesini tuttu. Ancak Wonho gülümseyince yavaşça nefesini bıraktı. Hayır, her şey yolunda gidecekti.
Wonho valizini kaldırımdan aldı, Baekhyun'un elini tuttu ve apartmana yöneldiler. Ancak kapıya birkaç adım kala Baekhyun birden tökezledi. WWonho'nunelini tutan eli kasıldı.
“Tatlım... İyi misin?”Baekhyun içini çekti. “Bir şeyim yok.”
Birkaç saniye sonra ikinci katın merdivenlerini çıkmaya başladılar. Ardından Baekhyun anahtarını çıkarıp dairenin kapısını açtı ve utangaç bir ifadeyle Wonho'ya baktı.
“Evime hoş geldin.” dedi yavaşça.Wonho valizini kapının iç tarafına bıraktı ve kapıyı itip Baekhyun'u kollarının arasına aldı.
Baekhyun içini çekti. “Kapı... Kilit...”Wonho gözlerini Baekhyun'un yüzünden ayırmadan uzanıp kapının kilidini çevirdi.
“Günlerdir sürekli bu anı hayal edip durdum.”“Ben... Sanırım biraz korkuyorum.”
"June Baekie.. seni hiçbir şekilde incitmeyeceğimden emin olabilirsin.”
“June Baek mi?”
"Evet. Haziranböceği. Bizim orada o kadar çok vardır ki. Çok da ısrarcıdırlar. Gece ortaya çıkarlar ve ışığa gelir, intihar etmek için yapmadıklarını bırakmazlar.”
Baekhyun hafifçe gülümsedi. “Yani benim de onlar gibi ölme isteğiyle dolu olduğumu mu ima ediyorsun?”
Wonho başını iki yana salladı, Baekhyun'un yüzünü ellerinin arasına aldı. “Hayır, senin ısrarcılığını ima ediyordum. Bizimle ilgili hiçbir şey hatırlamadığını söyleyip durdun. Bense bunun olabileceğine bir türlü ihtimal vermiyordum. Ya da kabul edemiyordum diyelim. Bence seninle zaman geçirdikçe daha fazla şey hatırlayacaksın.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bad things • wonho,baekhyun✓
Short Story"Yalan söylüyorsun. Benden uzak dur, seni sapık!" Wonho bir anda Baekhyun'u kollarının arasına aldı ve dudaklarına seksi bir öpücük kondurdu. Baekhyun kendini çabuk toparladı ve Wonho'dan uzaklaştı. "Kimsin sen?" Wonho'nun gülümsemesi bir anlığına d...