-1-

1.8K 105 20
                                    


Akşam dokuz sularıyken kadın, şehirden biraz uzak olan evinde sakin bir şekilde kitabını okuyor, yaptığı ıhlamuru yudumluyordu. Bir anda büyük bir gürültü ile kapısı kırıldı ve biri içeri girdi. Aniden olan baskın ile korkarak apar topar balkonundan fırlamış ve formunu değiştirip onu öldürmek isteyen metal kollu, maskeli adamdan kaçmaya başlamıştı.

Kanatları hızlı ve uzun süre uçmaktan acımaya ve kasılmaya başlamıştı bile. Belki de yarım saattir aralıksız uçuyordu bu yüzden o görkemli kanatlarının parıltısı git gide gidiyordu. Ağaçların arasından dolanıp izini kaybettirmeye çalıştı ama adamın gelişmiş görme yetisi yüzünden beceremedi.

Metal kollu adam silahını çıkartıp bir kaç el ateş etti. Kadın zorla kurşunlardan kaçtı. Sağ eliyle bir güç topu oluşturup adama fırlattı ancak adam direkt kenara çekildi ve Kış Askeri hiç düşünmeden tekrar ateş etti. Bu sefer kaçamamıştı ve mermi kadının sol bacağına isabet etmişti. Sivri dallara çarparak yere düştü.

Adam ona yavaş adımlar ile gelirken kadın acı ile ellerini toprağa koydu ve bir şeyler fısıldadı. Ağaç dalları kalınlaşıp adamın önüne bir duvar ördü. Ardından iki ayağından tutup adamı baş aşağı sarkıttırdı.

Biraz zaman kazanmalıydı.

Kadın sürünerek yere çöktü. Elini kanayan bacağına götürdü. Acı ile gözünden bir kaç damla göz yaş döküldü ve yüzünü buruşturdu. Ardından yine bir şeyler mırıldandı ve bacağının iyileşmesini izledi. Çabuk iyileşmesi için dua ediyordu ki adamı karşında gördü. Bacağı henüz iyileşememişti bu yüzden kadın küfür etti ve adama ardı ardına güç topları fırlattı.

O kadar yorgun düşmüştü ki.

Metal kollu adam hepsinden kaçmıştı.

Kadın geriye doğru sürünüyordu.

"Yaklaşma bana! Uzak dur!"

"Ah, tanrım."

Adam ile arasında beş metreden az vardı. Kendini toplayıp buradan def olup gitmesi gerekiyordu. Yorgun düşmüş kanatlarını acı ve korku içinde çırpmaya çalıştı.

Yaklaşıyordu.

"N'olur. Uzak dur." fısıltı gibi çıkan sesi ve dolan gözleri ile yaklaşan adama bakıyordu.
Kanatlarını hızlıca çırptı ve az da olsa havalanmayı başardı. Bunu gören asker hızlıca koşmaya başladı.

Kadın zorla da olsa uçmayı başarmıştı ve ağlayarak sık olan ağaçların arasına girdi.

"Bu herif yorulmuyor mu?"

"Ne istiyor benden?"

Tüm gücünü verip daha da yükseldi. Ardından ormandan çıktı.

Şehrin içindeydi. Sanırım izini kaybettirmişti. Yorgunluk ile tebessüm etti.

Lanet olası şehrin içinde kimseye fark ettirmemeye çalışarak parıltısı yok olmuş kanatları ile uçuyor, ağlıyordu. Sonra kocaman gökdeleni gördü. Bu binayı biliyordu.

Yenilmezlerin olduğu bina.

Oraya yöneldi. Ancak daha fazla dayanacak gücü kalmamıştı. Kanatlarının ani kasılması ile kadın yenilmezlerin binasının önüne yüz üstü çakıldı. Onu görenler çığlık atarak uzaklaştı.

Ah, bayılmıştı.

Jarvis'in robotik sesi binanın salonunda duyuldu.

"Patron, binanın önünde yaralı, kanatları olan bir kadın var."

Sonra da yapay zeka kamera görüntülerini salona yansıttı. Cansız kelebek kanatlarıyla yerde uzanmış, büyülü beyaz elbisesi yırtık ve kan içindeydi. Sol bacağı iyileşemediğinden kurşun görünüyordu. Bacağı boydan boya kandı. Küçük ayaklarındaki babetleri de kirlenmiş ve yırtılmıştı ve kolları çarptığı sivri dallar ile çizilmişti.

Kadının aniden kanatları ve elbisesi yok oldu. Adamdan kaçmadan önceki kıyafetleri üzerinde belirdi. Çiçekli pijamalar ve tavşanlı panduflar. Daha kurumamış kanlar yüzünden pijama da yavaşça kanlara büründü.

"Bu da neyin nesi böyle?" diye mırıldandı Tony ve hepsi kapının önüne koştu.

Yaralı kadının etrafında toplandılar.

Onları izleyen metal kollu adam da artık yakalayamayacağını anlayınca oradan uzaklaştı.

•••

oy vermeyi unutmayın. <3
Bucky Barnes AU.

butterfly/bucky barnesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin